Gündem

Erdoğan'dan çok net açıklama: Müsaade etmeyeceğiz

NATO Zirvesi dönüşü uçakta konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Dikkatlerin başka alanlara çekildiği dönemlerde dahi Gazze'nin unutulmasına biz müsaade etmedik, etmeyeceğiz." mesajını verdi. Bu kapsamda Erdoğan, ABD Başkanı Trumpa'a "İsrail-İran ateşkesindeki gayretlerine atıfta bulunarak Gazze ve Rusya-Ukrayna'daki çatışmaların sonlanmasında aynı gayretin beklendiğini belirttim." dediğini aktardı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 24-25 Haziran’da Hollanda'nın Lahey kentinde düzenlenen NATO Zirvesi dönüşü uçakta Kanal 7 Ankara Temsilcisi ve Haber 7 Yazarı Mehmet Acet'in de olduğu gazetecilerin sorularını yanıtladı.

TRUMP'A GAZZE TALEBİ

CumhurbaşkanıErdoğan şunları söyledi:

Dostum Trump ile verimli bir görüşme gerçekleştirdik. Sayın Trump ile ikili ilişkilerimizden NATO ortaklığına, bölgesel ve küresel meselelere kadar pek çok başlığı ele aldık. Biliyorsunuz, ABD ile 100 milyar dolar ticaret hacmi hedefimiz var. Bu hedefe ulaşmak arzusundayız. Bölgemizdeki çatışmaları ve gerilimleri ele alma fırsatı bulduk. İsrail-İran arasındaki ateşkesteki gayretlerine atıfta bulunarak, Gazze ve Rusya-Ukrayna'daki çatışmaların sonlandırılması konusunda da aynı gayretin beklendiğini ifade ettim. Gazze'deki insani krizin sona erdirilmesinin önemini vurguladık. Türkiye'nin bu konuda tarihi ve vicdani sorumluluğu var. Bu vahşet devam edemez. Gazze'de kan durmadıkça hiç kimse kendini güvende hissedemez. Birileri rahatsız olsa da biz bu gerçekleri söylemekten çekinmeyeceğiz. Çözüm perspektifiyle yaklaşıldığında, adil ve kalıcı çözüme ulaşabiliriz. Yeter ki diyalog kanallarını açık tutalım ve çözümü isteyelim. Özellikle bölgemizin yeni gerilimlere, çatışmalara kesinlikle tahammülü yoktur. İsrail, insani yardımların gönderilmesinde Kızıl Haç'a dahi engel oluyor. Bunun üzerinde de durduk. Bölgemizin ihtiyacı, daha fazla barış, daha fazla huzur ve daha fazla istikrardır. Tüm bu konularda çözümleri içeren yaklaşımımızı Sayın Trump'a aktardık ve kendisinden bu konuda destek bekliyoruz. Trump önerilerimize olumlu yaklaştı.

“BİZ MÜSAADE ETMEDİK, ETMEYECEĞİZ”

Bütün derdimiz, heyecanımız o. Dikkatlerin başka alanlara çekildiği dönemlerde dahi Gazze'nin unutulmasına biz müsaade etmedik, etmeyeceğiz. Ben de arkadaşlarım da sürekli Gazze'deki arkadaşlarla irtibat halindeyiz. İsrail'in sistematik işkencesine şahit oluyoruz. İnsanlara sınırlı da olsa yardım dağıtılan noktaları bile vuruyorlar. Hepsi bir tarafa, Kızıl Haç'a bile bu konuda engel oluyorlar ve atılacak adımlara yol vermiyorlar. Herkesin gözü önünde yaşanan bu soykırım, insanlığın utancıdır. Açlıktan inleyen çocukların çığlıkları, artık duyulmak zorundadır. İsrail'e artık 'dur' demek mecburiyetindeyiz. Bunun hesabını biz tarihe veremeyiz. Maalesef bu zulme, bu barbarlığa, bu caniliğe insanları alıştırıyorlar. Biz alışmayacağız. İsrail zulmünü kanıksamak en büyük yanlıştır. Biz bu zulme elimizle, kemiğimizle, dilimizle, fikrimizle, aksiyonumuzla, ruhumuzla isyan etmeye devam edeceğiz. Türkiye, barışın tesisi için, diplomatik tüm olanakları kullanmaya ve uluslararası iş birliğine öncülük etmeye hazır. Daha önce de söyledim, Gazze özgür olacak ve Filistin toprağı olarak özgürce yaşayacak. Dostum Trump'la Türk-Amerikan ilişkilerinde yeni bir dönemin kapısını aralıyoruz. Şunu çok açık, net söylemem lazım. Trump'la bizim aramızda telefon diplomasisindeki süreç, bugüne kadar 24 saati geçmemiştir. Aradık mı, 24 saat içerisinde karşı taraf hemen döner. Zaten sağ olsun ABD'nin Türkiye'deki yeni büyükelçisi bu konularda çok hassas. Ülkelerimizi kalkındıracak adımları hayata geçirmeye çalışıyoruz.

“SDG’YE DAİR HASSASİYETLERİMİZİ NET BİR ŞEKİLDE İLETTİK”

Suriye başta olmak üzere bölgesel konularda özellikle Suriye Demokratik Güçleri’ne dair hassasiyetlerimizi Amerikan tarafına her düzeyde net bir şekilde ilettik, iletiyoruz. Türk-Amerikan ilişkileri dönemsel farklılıklar gösterse de her zaman stratejik öneme sahip olmuştur. Sayın Trump ile yürütülen yapıcı temaslar bazı zorlu konularda anlayış köprülerinin kurulmasına da imkan tanımıştır. Sayın Trump ile Riyad'daki buluşmada, ki biz de davet edilmiştik fakat gidemedik sonra çevrimiçi katıldık, böylesi bir durum olmuştu. Yani Suriye konusu bizim için çok önemli. Türkiye’nin Suriye ile uzun bir sınır hattı, tarihsel ve kültürel bağları bulunuyor. Bu faktörler Suriye'de yaşanan her durumun bize yansımasını beraberinde getiriyor. Maalesef son yıllarda bize yansıyan Suriye'deki olumsuzluklar ve acılar oldu. Bu dönemde gerek Dışişleri Bakanım, gerek Savunma Bakanım, gerek İstihbarat Başkanım sürekli olarak Suriye'yle yoğun bir irtibat halinde oldular. Suriye’nin yeniden bir ve bütün hale gelmesi, istikrar ve huzurun inşa edilmesi için yeni yönetimi destekliyoruz. Yeniden bir ve bütün Suriye oluşturmanın olmazsa olmazı da toprak bütünlüğünün korunmasıdır. Bütün bunları sağlamak için Suriye yönetimi bütün silahlı grupların Suriye ordusu çatısı altında bir araya gelmesi ve Suriye'nin birlik, bütünlüğü için çalışmalarını hedefleyen adımlar attı. Suriye Demokratik Güçleri'nin de bu fırsatı değerlendirmesi kendileri açısından doğru olandır. Nitekim bugün Sayın Macron'la yaptığımız görüşmede de bu konuları etraflıca ele aldık ve Sayın Macron da özellikle Suriye ile olan bu ilişkilerde daha aktif rol alacağını özellikle vurguladı. Bu konularda beraberce neler yaparız, bunları da kendisiyle konuştuk. Hatta hatta Kıbrıs'ı konuştuk. Kendisi Gazze konusunda İsrail ile görüşeceğini ayrıca söyledi. Biz de “bu adımı atarsan buna müteşekkir oluruz” dedik.

TÜRKİYE'NİN HAVA SAVUNMA HAMLESİ

Hava savunma sistemi sadece S-400 ile bitmiyor. Bunu son günlerde kamuoyumuz da yakından gördü. Çok katmanlı bir sistemler bütünü oluşturmanız şart. Çeşitli irtifalarda füzelerimizin olması ve bunları da bir vücudun organları gibi uyumlu çalışması çok önemli. Biz ülkemizi bir noktaya kadar getirdik, ancak bununla yetinmiyoruz. Füze kabiliyetlerimizi artırmamız lazım. Sistemler sistemini, yani “Çelik Kubbe”mizi inşa ediyoruz. Farklı irtifalardaki hava savunma sistemlerini, algılayıcılarımızı, elektronik harp sistemlerini bir araya getirerek sistemler sistemini hayata geçiriyoruz. Bizim bu noktada yerli ve milli imkanlarla geliştirdiğimiz SİPER'lerimiz, KORKUT'larımız, HİSAR'larımız, SUNGUR'larımız ve nice güzide silah sistemlerimiz bulunuyor. Biz, “nasıl olsa birinden alırız”, “nasıl olsa paramız olduğu müddetçe bize bu sistemleri satarlar” anlayışıyla köşemizde otursaydık, bunlar olur muydu? Olmazdı. Gün oldu, paramızla müttefiklerimizden silah alamadık. “Kendimiz yaparız, hem de en iyisini yaparız” dediğimizde, bizimle dalga geçenler oldu.

"F-35'LERDEN VAZGEÇMEDİK"

Kendi İHA'mızı, SİHA'mızı, milli muharip uçağımızı, KAAN'ı ürettik. Bazıları KAAN'a başladığımızda, onu “kalorifer peteği” diye aşağılamaya kalktılar. Bunları hep birlikte yaşamadık mı? KAAN bugün göklerde. Her projenin engellenmesi için beşinci kol faaliyeti yürütenleri benim milletim çok iyi biliyor. Biz F-35'lerden de vazgeçmiş değiliz. Projeye dönüş ile ilgili niyetimizi muhataplarımızla görüşüyoruz. F-35 programı, teknik olduğu kadar siyasi bir süreçtir. Türkiye haksız yere program dışı bırakılmıştır. Müttefiklik ruhuyla bağdaşmayan bu adımı hep eleştirdik. Sayın Trump ile yaptığımız görüşmelerde konuyu ele aldık, teknik düzeyde görüşmelere başlandı. İnşallah ilerleme sağlayacağız.

İRAN AÇIKLAMASI

Hürmüz Boğazı’nın kapatılması büyük sıkıntı oluşturur. Biz, İran’ın böyle bir adım atmayacağına inanıyoruz. Son gerilim enerji arz güvenliğinin ne kadar önemli olduğunu bir kez daha hatırlatmıştır. Türkiye olarak biz kendi enerji kaynaklarımızı artırmak için yoğun bir çalışma yürütüyoruz. Gabar’daki petrolden Karadeniz’deki doğal gaza kadar birçok noktada üretim yapıyor ve bunu artırmaya gayret ediyoruz. Diğer taraftan da petrol ve doğalgaz arama faaliyetlerimizi ciddiyet ve kararlılıkla sürdürüyoruz. Enerjide tam bağımsız olma hedefiyle ithalatımızı düşürmek, üretimimizi artırmak için çaba içindeyiz. Nihai hedefimiz ise Türkiye’yi kaynakta ve teknolojide ihracatçı bir ülke haline getirmektir. Yaşananlar enerjinin ülkeler için beka meselesi olduğunu ayan beyan ortaya koymuştur. İki gün önce bir dedikodu yayıldı, dediler ki; “İran doğalgazı kesti.” Bu konuyu derhal Enerji Bakanımla görüştüm; o da muhatabıyla temas kurdu. Aslında böyle bir durum yok. Biz ayrıca İran Cumhurbaşkanı Pezeşkiyan'la görüşmemizi yaptık. Bizim doğal gazımızı kesme gibi bir durumun olacağına asla ihtimal dahi vermiyoruz. Şu anda bizim İran’dan doğal gazımız geliyor. Herhangi bir sıkıntımız yok.

CHP AÇIKLAMASI

CHP maalesef bugün mefluç olmuş halde. Şimdi bakıyorsunuz işte birileri “4 yıldan sonra ben tekrar geri dönüyorum” diyor. Bir diğerleri “Acaba kimler gelir?” diyor. Türkiye'nin temel meseleleriyle ilgili söyleyecek sözü kalmamış, koskoca partiyi bir avuç “ikbal avcısının” ihtiraslarına esir etmiş durumdalar. Çevremizde onca hadise yaşanırken CHP'den “biz de böyle düşünüyoruz” tarzı bir yaklaşım gördünüz mü? Bir öneri getiremiyorlar, çünkü herhangi bir fikirleri yok. Siyaseti sadece kendi sığ havuzlarından ibaret sanıyorlar. Okyanustan habersiz lafla peynir gemisi yüzdürmeye çalışıyorlar. Kavga etmekten hizmet etmeye fırsat bulamıyorlar. Yönettikleri belediyeler, hepsi iflas bayrağını çekmiş durumda. Durumlar hiç iyi değil. Yolsuzluk, usulsüzlük, haraç ve rüşvet almış başını gidiyor. İşte son zamanlarda İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nın ortaya koyduğu deliller, belgeler hepsi ortada. Sadece İstanbul değil, başka iller de ne yazık ki durum felaket. 13 yıl boyunca önünde düğme ilikledikleri bir şahsa yaptıkları karşısında ürkmemek, hicap duymamak mümkün değil. Değerli arkadaşlar, ne demişler? Bizans'ta oyun, CHP'de kavga bitmez.

'TERÖRSÜZ TÜRKİYE'DE SON DURUM

Cumhur İttifakı olarak “Terörsüz Türkiye” hedefine yönelik çalışmaları dış etkilerden uzakta tutmaya gayret gösteriyoruz. Yapıcı, kararlı, sabırlı ve iyimser bir şekilde yola devam ediyoruz. Silah bırakma konusuyla güvenlik birimlerimiz yakından ilgileniyor. Meclis’te de büyük bir anlayış birliği oluştu; sürece destek üst seviyede. Bu konuyu gündelik siyasetin yıpratıcı polemik alanına çekmemek lazım. Bunun gibi milli bir meselede, milli hassasiyetler ön plana çıkmalı. Bakın, siyaset sahnesinde her şey gelip geçer, ama böyle bir sorunun çözümde rol almak, milli hafızada ebediyen hayırla yad edilir. Biz, “Terörsüz Türkiye” sürecine böyle bakıyoruz. MHP Genel Başkanı Sayın Bahçeli’nin ufuk açan söylemlerini ve DEM heyetinin sorumlu tavrını sürecin başarısı açısından çok kıymetli buluyoruz. Şunu büyük bir memnuniyetle ifade etmek isterim: Türkiye artık iç cephesini daha sağlam hale getirme yolunda önemli bir mesafe almıştır. Süreç daha tamamlanmamıştır ve provokasyonlara karşı dikkatli olunması şarttır. Çevremizde yaşanan son hadiseler, iç cepheyi güçlendirme çağrımızın ne kadar isabetli bir tutum olduğunu göstermiştir. Yaşananlar ülkemizde “Terörsüz Türkiye”ye olan ihtiyacı ortaya koymuş ve desteği artırmıştır. Bundan sonra ülkemizin aydınlık bir geleceğe doğru yürüyüşünde daha güçlü adımlar atacağız.

DEM İLE YENİ GÖRÜŞME

Önümüzdeki hafta nasip olursa DEM heyetiyle benim bir görüşmem olacak. “Terörsüz Türkiye” konusuyla ilgili konuşacağımız bazı konular var. Bizim bu konuda herhangi bir şüphemiz yok. Biz bir defa öyle bir düzlemde gidiyoruz ki, inancımız bu işi çözmek. Buna inanmış durumdayız. Dışişleri Bakanımız Hakan Bey, MİT Başkanımız İbrahim Bey, Milli Savunma Bakanımız Yaşar Paşa ile bu konuda uyumlu bir çalışmamız söz konusu. Rahmetli Sırrı Süreyya Önder’le, biliyorsunuz, Pervin Buldan beraberce ziyarete gelmişlerdi. İyi ve samimi bir görüşmemiz olmuştu. Arkasından maalesef rahmetli Sırrı Süreyya Önder hastaneye yattı. Önümüzdeki hafta yapacağımız görüşmeden de güzel neticeler çıkaracağımıza inanıyorum. Meclis’te kurulacak komisyonla ilgili olarak da bizler, bir arkadaşımızı görevlendireceğiz ve bu süreci inşallah başarıyla devam ettireceğiz.

YENİ ANAYASA AÇIKLAMASI

Bizim mevcut Anayasamız biliyorsunuz olağanüstü bir dönemde ve darbe sonrası şartlarda kaleme alındı. Yıllar içerisinde yapılan değişiklikler, Anayasayı kırk yamalı bohçaya çevirdi. Yeni anayasa talebi aslında milletin siyaset kurumundan aldığı bir söze dayanıyor. Siyasetçiler olarak milletin huzuruna her çıktığımızda yeni anayasa yapmayı vadettik. Bu sadece bizim vaadimiz değil. Diğer partiler de bu sözü verdi. Partimiz bünyesinde oluşturduğumuz komisyon, çalışmalarına başladı ve temel ilkeleri de belirledi. Ancak bu süreçte muhalefet partilerinin yapıcı ve samimi katkısı çok çok önemli. Bunu bekliyoruz. CHP'nin mevcut yaklaşımıyla bu zeminin oluşup oluşmayacağına dair değerlendirme kamuoyunun takdiridir. Bunun kararını biz veremeyiz. Biz diyoruz ki; artık bu millet darbe anayasasından tamamen kurtulsun. Siviller, sivil siyaseti ve demokrasiyi güçlendiren bir anayasa yapsınlar. Derdimiz bağcıyı dövmek değil, üzüm yemek. Dertlere derman olacak bir metin üzerinde biz uzlaşmaya hazırız. Yalnızca Anayasamız ve demokrasimiz üzerindeki darbe lekesini temizlemek için bile yeni anayasa yapmaya ihtiyacımız var. Meclisimizde oluşturulacak bir zeminde yeni anayasadan ne anladığımızı hem biz, hem diğer partiler ortaya koyabilir. AK Parti ve Cumhur İttifakı olarak yeni, sivil, özgürlükçü anayasa konusunda samimiyiz. Anayasa milletin ortak çatısıdır, o çatıyı birlikte inşa etmeye hazırız.