Gündem

Erdoğan: Manşetlerle çarpışa çarpışa bugüne geldik

10. Anadolu Medya Ödülleri töreninde konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Manşetlerle çarpışa çarpışa bugüne geldik” mesajını vererek, “Milleti provoke eden, halkı galeyana getiren, hele hele insanımıza hakaret eden gazeteci olmaz” dedi. Diğer yandan Kanal 7 Genel Yayın Yönetmeni Zahid Akman ödüle layık görüldü. Başka bir programı nedeniyle törene katılamayan Akman'ın ödülünü Kanal 7 Ankara Temsilcisi Mehmet Acet aldı.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde 10. Anadolu Medya Ödülleri programında önemli açıklamalarda bulundu.

Erdoğan, "Dünyanın, ülkemizdeki muhalefetin şikayet makamı gördüğü yabancı basın kuruluşlarının gözleri önünde Filistinli gazeteciler canice katledilmeye devam ediyor" dedi.

Cumhurbaşkanı, "Anadolu medyasının sesi gür çıktığı müddetçe, inşallah demokrasimiz de serpilecek, sağlam temeller üzerinde yükselmeye devam edecektir" ifadelerine yer verdi.

“MANŞETLERLE ÇARPIŞA ÇARPIŞA GELDİK”

Erdoğan, "Bütün bunları meselelerin uzağında bir isim olarak söylemiyorum. Tam tersine siyasi hayatında defalarca medyanın gadrine uğramış, itibar suikastlarına maruz kalmış, vesayetçi ve tek sesli medya düzeninin sıkıntılarını iliklerine kadar hissetmiş bir kardeşiniz olarak dillendiriyorum. Manşetlerle çarpışa çarpışa geldik. Bunu söylerken hamaset olsun diye değil, gerçeğin ta kendisi olduğu için ifade ediyoruz. Bundan 25-30 yıl öncesinin manşetlerine şöyle bir göz attığınızda Türkiye'nin nereden nereye geldiğini sizler de gayet net göreceksiniz. Bilhassa 28 Şubat dönemindeki korkunç medya atmosferini hiçbirimiz hatırlamak dahi istemiyoruz. Manşetler vasıtasıyla doğrudan hükümete ayar verildiği, lise ve ortaokul çağındaki çocukların öcü gibi gösterildiği, İmam Hatip okullarının önünde sözde gazetecilerin nöbet tuttuğu, vesayetçiler adına siyasetçilerin her gün pervasızca örselendiği, köşe yazarlarının jurnalcilik yapmayı gururla anlattığı o karanlık, o utanç verici günleri artık geride bırakmaktan memnuniyet duyuyoruz. Biliyorum. Eski imtiyazlı statülerini kaybedenler yine itiraz edecek. Ama kim ne derse desin Türkiye bugün 2002 öncesine göre daha özgür, daha zengin, daha münbit, hiç tartışmasız çok daha serbest bir medya ekosistemine sahiptir. Hatta açık söyleyeyim, bu özgürlük ortamı çoğu zaman sorumsuzluk, kuralsızlık seviyesine kadar gitmektedir. Özellikle milli güvenliğe dair konularda ülkemizdeki basın kuruluşları Batı'daki meslektaşlarına nazaran daha rahat kalem oynatmaktadır." mesajını verdi.

SÖZDE "SOKAK RÖPORTAJLARI"NA SERT TEPKİ

Erdoğan, "Özellikle 'sokak röportajı' adı altında sokaklarda adeta terör estirilmektedir. Öyle ki mikrofonu kapan millete hakaret etme cüretini kendinde buluyor" şeklinde konuştu.

Burada şu hususun da üzerinde durmak istiyorum. Eline bir mikrofon, bir de kamera alanın kendini gazeteci ve muhabir olarak gördüğü bir ülkede yaşıyoruz. Geçtiğimiz günlerde şahit olduğumuz üzere bu şahıslar özellikle sokak röportajı adı altında sokaklarda adeta terör estirmektedir. Öyle ki mikrofonu kapan millete hakaret etme cüretini kendinde buluyor. Sorumlu yayıncılık ilkelerini zaten bir tarafta bıraktık. Bunları gözeten ve uygulayanların sayısı bir elin parmaklarını geçmiyor. Halkın nabzı ölçülmek, hissiyatına tercüman olmak yerine gerek provokatif sorularla gerekse sorunlu üslupla milletimiz açıkça tahrik ediliyor. İtibar suikastları ve hakaretler karşısında yargı harekete geçtiğinde ise bu sefer basın özgürlüğü denilerek yaygara kopartılıyor. Bunun kabul edilebilir hiçbir yanı yoktur. Nasıl bir cübbe giyen hakim, savcı, avukat olmuyorsa, nasıl bir üniforma giyen polis ve asker kabul edilmiyorsa, nasıl her stetoskop takana doktor demiyorsak, eline mikrofon ve kamera alıp sokağa çıkan herkes gazeteci değildir, basın mensubu değildir.

“İNSANIMIZA HAKARET EDEN GAZETECİ OLMAZ”

Milleti provoke eden, halkı galeyana getiren, hele hele insanımıza hakaret eden gazeteci olmaz, olsa da ona gazeteci denmez. Para kazanmak, 3-5 tık daha fazla almak gibi bahaneleri asla geçerli mazeretler olarak göremeyiz. Millete saygısı olmayanın yaptığı işe de saygısı olmaz. Gazetecilik mesleğinin itibarına da zarar veren bu sorunun üzerine önce basın mensuplarımız, sonra da ilgili kurumlarımız mutlaka gitmelidir.

ATASÖZLÜ GÖNDERME

Türk medyasındaki artan çeşitlilik ve renkliliğin vesayetçilerin gölgesine sığınarak güya gazetecilik yapanları rahatsız ettiğinin elbette farkındayız. Son 40-50 günde yaşananlar, ellerine fırsat geçtiğinde bunların nasıl bir faşist rüzgar estireceklerini bir kez daha göstermiştir. Onlara bugün şu atasözümüzü tekrar hatırlatmak isterim: "Eskiye rağbet olsaydı bitpazarına nur yağardı."

“DEMOKRASİMİZE KASTETTİĞİ NİCE OPERASYONA MARUZ BIRAKILDIK”

Ayrıca Erdoğan, "Özellikle yabancı güçlerin operasyon aygıtı olarak toplum mühendisliğine heveslenen medyaya, ne saygı duyarız ne müsamaha gösteririz. Batı'da bırakın açık açık yazmayı veya haber yapmayı, düşüncesinin bile imkansız olduğu hususlar gazetelerimizde kolaylıkla yazılabiliyor." dedi.

MİT tırlarının durdurulmasından 17-25 Aralık darbe girişimine, Gezi olaylarından ülkemizin terör örgütleriyle mücadelesine kadar bunu pek çok kez yaşadık. Devlet ve millet düşmanlığı gazetecilik faaliyeti gibi gösterildi. Türkiye hem de çok ahlaksız bir şekilde teröre destek veren bir ülke gibi lanse edildi. FETÖ'nün gazete ve televizyon kanalı kisvesiyle demokrasimize kastettiği nice operasyona maruz bırakıldık. Sırf hükümete saldırıyor diye FETÖ tetikçilerinin ülkemizdeki belli çevreler tarafından nasıl korunduğunu, biz FETÖ'yle kelle koltukta mücadele ederken muhalefetin örgüte nasıl sahip çıktığını da unutmadık. Bugün bugün güya basın özgürlüğü üzerinden bizi eleştirenlerle o gün FETÖ'ye kol kanat gerenler, dikkatinizi çekerim, aynı kesimlerdi. Değişen bir şey yok.

(Cumhurbaşkanı Erdoğan'a Mescid-i Aksa tablosu hediye edildi)

KANAL 7'YE ÖDÜL

Kanal 7 Genel Yayın Yönetmeni Zahid Akman ödüle layık görüldü.

Başka bir programı nedeniyle törene katılamayan Zahid Akman'ın ödülünü Kanal 7 Ankara Temsilcisi Mehmet Acet aldı.

(Arşiv fotoğraf: Kanal 7 Medya Grubu 30. Yıl Özel Töreni’nden)