Dünyaya nereden baktığınız, nasıl baktığınız kadar elbette ki önemlidir. Dünyaya Japonya’ dan bakarsanız Amerika’ dan bakan insana göre farklı şeyler görürsünüz. Dünyaya Türkiye’ den bakmak ise daha farklıdır. Hatta Türkiye’ye Çankaya’ dan bakmayla başka bir ilçeden bakmakta farklıdır. Bulunduğunuz yerin sizin bakış açınızı etkilemesinden kurtulabilmeniz kolay değildir. Bunu ters olarak dönüştürmek ise asıl elde edilmesi gereken yetenektir. Yani ufak bir beldeden büyük bir yürek ve aydınlık zihinle Türkiye’ ye ve dünyaya bakmak.
“BÖYLELİKLE KENDİNİZİ KURTARABİLİRSİNİZ”
Hoş görüde ciddi mesafe kazanmak ve insanları oldukları gibi kabul edebilmek kolay değildir. Yaşamın sınırsız erdemine vakıf olmanın ayrıcalığıyla hayattaki yaşam amacınızı bulmanız büyük kazançtır. Böylelikle kısır çekişmelerden, basit ve sıradan manevralardan, güncel politik karmaşa ve tartışmalardan kendinizi kurtarabilirsiniz. Bu size önemli bir ayrıcalık kazandırır.
Ufak bir yerleşim bölgesinden özellikle Anadolu köylerinden büyük kente gelen insanları bilirsiniz. Onların bu devasa şehirler içinde dolaşırlarken ve yüksek binaların hemen yanı başından geçerlerken etraflarına gıpta ve şaşkınlıkla baktıklarına belki de tanık olmuşsunuzdur. Onlar kendilerini çok değişik bir ortam içinde bulduklarından etraflarındaki her şeye dikkatlice bakmaya devam ederler. Ufukları dardır. Anlayışları kıttır. Böyle olması da aslında biraz doğaldır.
“ŞAŞIRMAYA BAŞLARSINIZ”
Büyük yerler büyük ufuklar çizer insanın önüne. Ve kendi ufkunuzu ne kadar ileriye götürürseniz o kadar çok heyecan kaplar içinizi. Yüreğiniz büyür. Düşüncelerinizde, eylemlerinizde, konuşmalarınızda ve hemen her halinizde farklılıklar hissedersiniz. Eskisinden çok değişik bir insan olmaya başladığınızı görür ve bu farklılıktan zevk alırsınız. İnsanları tanıma ve değerlendirme kriterlerinizdeki açılıma siz bile şaşırmaya başlarsınız. Bu arada farklı bir gelişme de olur.
Artık çevrenizde sizi yeteri kadar anlayamayan, kıymetinizi idrak etmekten uzak insanları fazlaca görmeye başlayabilirsiniz. Bunu da fazla önemsemeyin. Anlaşılamamakta büyük bir nimettir aslında bu hayatta. Zira tarihe baktığınızda bütün büyük beyinlerin ancak öldükten sonra ünlendiklerini ve değerlerinin anlaşıldıklarını kolayca görebilirisiniz.
“SÖZ SAHİBİ İNSANLAR DA BU DUYGUYU YAŞAR”
İnsanın gelişimini sürdürmesi onun anlamlı yaşam amaçları kadardır. Çünkü ancak amaçlarınız sizi büyütür ve daha da ileriye gitmeye teşvik eder. Ufak bir ticarethaneden büyük holding kuruluşlarının başına geçmiş insanlar bunu yaşamışlardır. Ya da ezilip horlanan ve adeta ikinci sınıf insan statüsünde yıllarca yaşadıktan sonra önemli makamlara gelerek yaşadığı ülkede söz sahibi haline gelmiş insanlar da bu duyguyu yaşamışlardır.
İnsanlar hapishaneden çıkarak ülkenin en yüksek makamlarına kadar yükselebilir. Böyle insanların başarısı ise çok daha ayırt edici bir şekilde tüm bu farklılıkları en yoğun olarak yaşayıp büyük bir yaşam deneyimi geliştirmeleriyle devam eder. İnsan beyninin gelişimi bu değişimi yaşamasıyla çok büyük farklılıklar göstermeye başlar. İnsanın böylelikle “bilge insan” olma serüveni aslında hiç bitmez ve sürekli ilerleyerek giden bir süreç olmaya devam eder.
“MEMNUN OLMADIĞINIZ İŞİ SAKIN YAPMAYIN”
Her nerede olursanız olun fark etmez önemli olan bulunduğunuz konumdan kendinize memnuniyet yaratmış olmanızdır. Makamın, şan ve şöhretin, maddi kazanımların bu memnuniyetle direkt bağı yoktur. Memnuniyetiniz ne kadar yüksek seviyede olursa o kadar anlamlı işler yapmaya başlarsınız. Memnun olmadığınız işi sakın yapmayın. Memnuniyetinizin sınırlandığı alanı acilen terk edin. Bir bakın, dışarıdaki dünyada olağanüstü imkanlar göreceksiniz.
İnsan kalitesinin sınırı yoktur. Siz kendinize sınırlar koyarak asla kendinizi engellemeye kalkışmayın. İstediğinizi yapabilecek tüm potansiyele sahip olduğunuza önce siz inanın. Sonra diğerlerinin inanmaya başladığını göreceksiniz. Yılmadan sadece geçim telaşı için değil asıl olarak kendinizi geliştirme ve bireysel kalitenizi arttırma telaşı içinde hayatınıza devam edin.
Esasında böyle bir hayat yaşamaya değer bir hayattır.