Adli Tıp İhtisas Kurulu’nun açıklamasında, Murat Çalık’ın 1999 yılında “akut miyeloid lösemi” geçirdiği iddia edilse de bu döneme ait herhangi bir patoloji raporuna veya tedavi belgesine ulaşılamadığı belirtildi.
Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi’nde tedavi gördüğünü söyleyen Çalık’ın bu beyanını doğrulayan herhangi bir resmi belgeye de adli dosyada rastlanmadığı açıklandı.
“LENFOMA HASTASI” İDDİASI
Yeni Akit’te yer alan habere göre; benzer şekilde, kamuoyuna servis edilen “lenfoma hastası” iddiası da gerçeği yansıtmıyor.
Adli Tıp’ın açıklamasında, “Adli dosya içerisinde gönderilen tıbbi evrakta, laboratuvar, hematolojik ve patolojik incelemelerinde iddia edildiği üzere lenfoma (lenf bezi kanseri) teşhisi kişinin tıbbi geçmişinde mevcut değildir” denilerek bu iddialar net şekilde yalanlandı.
İzmir Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde yapılan son kemik iliği biyopsisinde blast oranının %4-5 civarında olduğu, alınan materyalin tanı koymaya elverişli düzeyde olmadığı ve ileri hematolojik incelemelerin önerildiği kaydedildi.
Ayrıca laboratuvar ortamında flow sitometri yöntemiyle yapılan tetkiklerde blast oranı %1-2 olarak belirlendi. Adli Tıp Kurulu, hem bu sonuçları hem de kemik iliği aspirasyonundaki hücresel verileri birlikte değerlendirerek blast oranını %3-4 seviyesinde kabul etti. Bu düzeyde blast oranı, hematolojik kanser tanısı koymak için yetersiz kabul ediliyor.
“CİDDİ RAHATSIZLIK GEÇİRMEDİ”
Ayrıca kan sayımı sonuçları da Çalık’ın ciddi bir hematolojik rahatsızlık geçirmediğini ortaya koydu.
Adli Tıp açıklamasında, “Kurumumuza gönderilen adli dosya içerisinde mevcut olan 11 Temmuz tarihli kan sayımı tetkikinde lökosit sayısının 5 bin 660 ve nötrofil sayısının 3 bin 400 olduğu, yakın tarihli diğer kan sayımı tetkiklerinde de benzer düzeyde sonuçların olduğu, dolayısıyla lökopeni veya nötropeninin söz konusu olmadığı tespit edilmiştir. Lökopeni teşhisi için lökosit değerinin 4000’in altında ve nötropeni teşhisi için nötrofil değerinin 1000’in altında olması gerektiği tıbben bilinmektedir” ifadeleri kullanıldı.
Bu veriler ışığında, bağışıklık sistemini baskılayacak düzeyde bir hücre düşüklüğü saptanmadı.
"TAM İYİLEŞME VAR"
Geçmişte yaşadığı parotis bezi tümörüyle ilgili olarak da 2008 yılında yapılan cerrahi müdahale ve radyoterapi sonrası tam iyileşme sağlandığı ve hastalığın 17 yıldır tekrarlamadığı belirtildi.
O tarihten bu yana aktif hastalık bulgusu olmadığından bu durum “tam şifa hali” olarak kabul ediliyor.
Ayrıca kamuoyuna yansıyan “ileri derecede kilo kaybı” ve “kaşeksi” iddialarının da doğru olmadığı anlaşıldı.
Adli Tıp değerlendirmesine göre, Murat Çalık’ın boyu 183 cm, kilosu ise 85 kg olarak ölçüldü.
Beden kitle indeksi 25,38 olarak hesaplandı ve bu değer tıbben normal sınırlar içinde kabul edildi. Kas kaybı ya da ileri derecede zayıflık da gözlenmedi.
Adli Tıp, Çalık hakkında kesin bir teşhis konulabilmesi için ileri hematopatolojik değerlendirmelerin yapılmasını, bu kapsamda tam teşekküllü bir eğitim-araştırma veya üniversite hastanesine yatırılarak tetkiklerin tamamlanması gerektiğini belirtti.
İDDİALAR BOŞA ÇIKTI
Bu doğrultuda 16 Temmuz’da hazırlanan mütalaa uyarınca Çalık’ın 18 Temmuz’da İzmir Şehir Hastanesi’ne yatışı gerçekleştirildi.
CHP Genel Başkanı’nın ve parti medyasının “hasta başkan tutuklandı” şeklindeki söylemlerine dayanak oluşturmaya çalıştığı tüm iddiaların, Adli Tıp belgeleriyle çürütülmüş olması dikkat çekti.
Gerçekle ilgisi olmayan sağlık iddialarının, siyasi ve hukuki süreci manipüle etmeye yönelik bir algı girişimi olduğu ortaya konmuş oldu.