28. Dönem 4. Yasama Yılı, Mecliste TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş’un Atatürk Anıtı'na çelenk koymasıyla başladı.
Törene Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, AK Parti Grup Başkanı Abdullah Güler, İYİ Parti Genel Başkanı Musavat Dervişoğlu, TBMM Başkanlık Divanı üyeleri, siyasi parti temsilcileri ve diğer yetkililer katıldı.
ERDOĞAN TBMM'DE...
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 28. Dönem 4. Yasama Yılı Açılışı dolayısıyla TBMM’de resmi törenle karşılandı.
ERDOĞAN'DAN TBMM'DE FLAŞ AÇIKLAMALAR
Daha sonra Cumhurbaşkanı Erdoğan, Meclis'e giriş yaptı ve burada tarihe geçen bir konuşma yaptı.
"Mesele Türkiye ise gerisi teferruat" diyen Erdoğan, "Millete ve memlekete hizmet yolunda hepimiz biriz, beraberiz. Büyük ve güçlü Türkiye ülküsüne giden yolda hepimiz biriz, beraberiz" mesajını verdi.
Diğer yandan Erdoğan, "Allah izin verirse son nefesimize kadar da Filistin'in ve ilk kıblemiz Kudüs-ü Şerif'in hakkını korkusuzca savunmaya devam edeceğiz." ifadelerini kullandı.
“Türkiye, Suriye’de bir dejavu yaşanmasına izin vermeyecektir.” açıklamasında bulunan Erdoğan, Terörsüz Türkiye’de için de net konuşarak “Türkiye Cumhuriyeti Devleti, hiçbir dünyevi güç karşısında diz çökmez, boyun eğmez, taviz vermez ve egemenliğini asla pazarlık konusu yapmaz.” dedi.
-Erdoğan'ın açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:
Aziz milletim, sayın başkan, değerli vekiller, TBMM yasama yılı açılışında sizleri en kalbi duygularımla selamlıyorum. Her Meclis açılışında ilk günde, bundan 105 yıl önceki heyecanı hepimiz yaşıyoruz. Halkın oyları ile seçilmiş ilk cumhurbaşkanı olarak sizinle aynı heyecanı yaşıyorum.
28. dönem 3. yasama yılı ülkemizde ve bölgemizde yoğun bir çalışma takvimine sahne oldu. Meclis'imiz faaliyetleri ile milletimizin iradesini en güzel şekilde temsil etti. Meclis'imizin tüm mensuplarına şahsım, ülkem, milletim adına teşekkür ediyorum.
Önümüzdeki 10 ay boyunca teklifleri ile önergeleri ile, ufuk açıcı değerlendirmeleri ile her bir vekile şimdiden minnettarlığımızı iletiyorum.
“HEPİMİZ BİRİZ VE BERABERİZ…”
Her zaman söylediğimizi gibi asıl olan milletin ve memleketin esenliğidir. Millete ve memlekete hizmet yolunda hepimiz biriz, beraberiz. Büyük ve güçlü Türkiye ülküsüne giden yolda hepimiz biriz, beraberiz. Memleketin hak hukukunu savunmada biriz, beraberiz. Vatanımız, bayrağımız ve mukaddes değerlerimiz için aynı şekilde biriz beraberiz.
Her zaman söylediğimizi gibi asıl olan milletin ve memleketin esenliğidir. Millete ve memlekete hizmet yolunda hepimiz biriz, beraberiz. Büyük ve güçlü Türkiye ülküsüne giden yolda hepimiz biriz, beraberiz. Memleketin hak hukukunu savunmada biriz, beraberiz. Vatanımız, bayrağımız ve mukaddes değerlerimiz için aynı şekilde biriz beraberiz.
“MESELE TÜRKİYE! GERİSİ TEFERRUAT”
'Mesele Türkiye ise gerisi teferruattır'. Bu anlayışla hareket eden herkesin başımızın üzerinde yeri olduğunu tekrar hatırlatıyorum.
GAZZE AÇIKLAMASI
İsrail'in Gazze'de sürdürdüğü soykırıma, bölgede estirdiği devlet terörüne en güçlü tepki, 86 milyon vatandaşımızın temsil edildiği bu koltuklardan yükseldi.
TBMM, Gazze sınavını tarihimize ve milli seciyemize yaraşır biçimde, tam ve eksiksiz şekilde iftiharla vermiştir.
Dünyanın en modern silahlarıyla topraklarına saldıran işgal kuvvetlerine kahramanca direnen Gazze'nin yiğit evlatlarını asla yalnız bırakmadık.
Gazze'deki toplu kıyıma karşı sergilediği tavizsiz tavırla milletimizin vicdanına tercüman olan meclisimiz, yayınladığı 7 ortak bildiriyle farkını ortaya koymuştur.
Türkiye'nin çabalarının en yakın şahidi Gazzeli kardeşlerimizdir. Filistin halkı bizim neler yaptığımızı, özveriyle gayret ettiğimizi çok iyi bilmektedir.
Bu yüce çatı, (TBMM) Gazze sınavını tarihimize yarışır biçimde tam ve eksiksiz şekilde iftiharla vermiştir.
"GAZZE'NİN YİĞİT EVLATLARINI ASLA YALNIZ BIRAKMADIK"
Biz de geçen hafta katıldığımız Birleşmiş Milletler 80'inci Genel Kurulu başta olmak üzere her platformda, Filistin davasının gür sesi olduk. Şahsımızı, hükümetimizi ve ülkemizi hedef alan karalama kampanyaları karşısında izzetli duruşumuzu en güçlü şekilde muhafaza ettik. Dünyanın en modern silahlarıyla topraklarına saldıran işgal kuvvetlerine kahramanca direnen Gazze'nin yiğit evlatlarını asla yalnız bırakmadık.
Gazze'ye 102 bin tonu aşan insani yardım ulaştırarak, İsrail'le ticareti bundan 1,5 yıl önce tamamen keserek, Uluslararası Adalet Divanı'nda açılan Soykırım Davasına müdahil olarak... Daha burada sayamayacağımız nice diplomatik, hukuki, ekonomik adımla, Allah'a hamdolsun, Gazzeli kardeşlerimizin yanında dimdik durduk.
Türkiye'nin çabalarının en yakın şahidi Gazzeli kardeşlerimizdir. Filistin halkı bizim kendileri için neler yaptığımızı, nasıl bir özveriyle gayret ettiğimizi çok ama çok iyi bilmektedir. Ancak buna rağmen, ülkemizin ve hükümetimizin, bu konuda sicili hiç de parlak olmayan çevrelerden gelen haksız ve hadsiz eleştirilere maruz kaldığını görüyor, bundan dolayı büyük üzüntü duyuyoruz.
"ÖMRÜMÜZÜ BU DAVAYA ADADIK! ALLAH İZİN VERİRSE SON NEFESİMİZE KADAR…”
Ne şahsımız ne de birlikte yol yürüdüğümüz arkadaşlarımız, birileri gibi Filistin davasıyla 2 yıl önce tanışmadık; biz bu davaya ömrümüzü adadık. Allah izin verirse son nefesimize kadar da Filistin'in ve ilk kıblemiz Kudüs-ü Şerif'in hakkını korkusuzca savunmaya devam edeceğiz. Şundan hiçbir şüphe duymuyorum: İnşallah tarih, Gazze'deki bu omurgalı duruşumuz sebebiyle Türkiye Cumhuriyeti'ni çağının vicdan abidesi olarak altın harflerle yazacaktır.
Burada şunun da özellikle bilinmesini isterim: Amerikan Başkanı Sayın Trump'la gerçekleştirdiğimiz görüşmede de, Gazze'de akan kanın durdurulması gündemimizin ilk sırasında idi. Bu konuda tekliflerimizi yaptık, çıkış yollarını gösterdik, kalıcı barış için nelere ihtiyaç duyulduğunu çok net biçimde ortaya koyduk.
"GAZZE KANA, GÖZ YAŞINA VE YIKIMA ARTIK DOYMUŞTUR"
Bizim ilkemiz şudur: Savaşın kazananı, adil bir barışın kaybedeni olmaz. Filistinli kardeşlerimiz onurlu mücadeleleriyle barışı ve huzuru dünyada en fazla hak eden millettir. Hak ettikleri o kalıcı barış ortamıyla Filistinlileri buluşturmak, önce İslam dünyasının sonra da uluslararası toplumun Gazze'ye borcudur. Gazze kana, göz yaşına ve yıkıma artık doymuştur. Bu utanç, bir an önce son bulmalıdır.
Biz tek bir masumun daha hayattan kopartılmasını, tek bir çocuğun daha açlıktan ölmesini, Gazze'ye tek bir bombanın daha düşmesini istemiyoruz. Türkiye olarak bunun için çalışmaya tüm gücümüzle devam edeceğiz. 1967 sınırları temelinde, başkenti Doğu Kudüs olan bağımsız, egemen, toprak bütünlüğüne sahip bir Filistin Devleti kuruluncaya kadar, inşallah, mücadelemiz sürecek.
Yaşanan onca acıya, oluk oluk akıtılan onca masum kanına rağmen, umudumuzu muhafaza ediyoruz. Nasıl ki 14 yıllık karanlığın ardından Suriye'nin özgürlüğüne kavuştuğunu görmeyi Rabbim bizlere nasip ettiyse... Allah'ın izniyle "nehirden denize" barışın, huzurun ve güvenliğin hâkim olduğu güzel günleri de göreceğimize tüm kalbimle inanıyorum. Gazzeli ve Filistinli kardeşlerimize de buradan dayanışma mesajlarımızı gönderiyor; her zaman yanlarında olan Türkiye'nin, inşallah bundan sonra da yanlarında olmaya devam edeceğini önemle ifade ediyorum.
BAHÇELİ'YE TEŞEKKÜR
Engin siyasi tecrübesi, birikimi ve dirayetiyle terörsüz Türkiye idealimizin mimarlarından olan Sayın Devlet Bahçeli’ye bir kez de huzurlarınızda ülkem ve milletim adına teşekkürlerimi ifade ediyorum.
"TÜRKİYE DİZ ÇÖKMEZ! ASLA PAZARLIK YOK”
(Terörsüz Türkiye mesajı...) Türkiye Cumhuriyeti Devleti, hiçbir dünyevi güç karşısında diz çökmez, boyun eğmez, taviz vermez ve egemenliğini asla pazarlık konusu yapmaz.
Hedefimiz terörün bitmesi, kardeşliğin kuvvetlendirilmesidir. Adımlarımızı sadece ve sadece bu hedefe yönelik atıyoruz.
(Terörsüz Türkiye) Özellikle şehitlerimizin muhterem aileleri ve gazilerimiz bilsinler ki, onların aziz hatıralarına gölge düşürecek hiçbir adımın atılmasına ne hükümet olarak biz, ne Cumhur İttifakı’ndaki ortağımız Milliyetçi Hareket Partisi, ne de bu Yüce Meclis müsaade edecektir.
Bu komisyon da göstermiştir ki, silahla çözüm olmaz, sıkılı yumruklarla musafaha yapılmaz. Her şey, saygı çerçevesinde konuşulabilir, tartışılabilir, istişare edilebilir.
Türkiye’nin güvenliği ile yakından alakalı meselelerde atacağımız adımlar, oluşan huzur ve kardeşlik ikliminden tamamen ayrı tutulmalıdır.
En başından itibaren Suriye'nin toprak bütünlüğünü güçlü şekilde destekliyoruz. Bugün de Suriye'nin bölünme planlarının en güçlü şekilde karşısındayız.
"SURİYE’DE BİR “DEJAVU” YAŞANMASINA İZİN VERMEYECEK"
Diplomatik girişimler cevapsız kalırsa, Türkiye'nin pozisyonu da politikası da bellidir. Gerek Suriye’nin toprak bütünlüğünü temin etmek, gerekse sınırlarımızın ötesinde herhangi bir terör oluşumunu engellemek amacıyla, diplomasinin tüm kanallarını devreye almış durumdayız. Türkiye, Suriye’de bir “dejavu” yaşanmasına izin vermeyecektir.
"TÜRK, KÜRT, ARAP İTTİFAKI..."
Bu irkeli tavrımız, Kürt kardeşlerimiz dâhil, Suriye halkının aleyhine değil; tam tersine onların lehinedir. Bölgemizi terör belasından kurtarmaya dönük bir tavırdır. Tekrar altını çizerek söylüyorum: Türk, Kürt, Arap, Sünni, Şii, Alevi, Nusayri… Etnik köken, dil, mezhep ayrımı yapmadan hepimiz ortak bir geleceğin yolcularıyız. Bu yolculukta bizim ezeli ve ebedi kardeşliğimiz, evelallah her türlü engeli aşacak kudrettedir.
Akılselim ile hareket edildiğinde, bin yıllık ortak maziden beslenen bir gelecek tasavvuruyla yaklaşıldığında evelallah her sorunu çözer, her oyunu bozarız. Biz birbirimize bir duvarın tuğlaları gibi kenetlendiğimizde, bölgedeki sıkıntılar tek tek çözülecek, bölge kalıcı barış ve huzura kavuşacaktır. Aramıza simsarların girmesine göz yumduğumuzda ise coğrafyamızda kan, gözyaşı, çatışma, zulüm eksik olmayacaktır.
Nasıl ki Türk, Kürt, Arap Sultan Alparslan'ın, Selahaddin Eyyubi'nin, Sultan Fatih'in ordusunda omuz omuza verip zaferler kazandıysa; nasıl ki Çanakkale'de Türk, Kürt, Arap birlikte İslam toprağını kahramanca savunduysa; inşallah yarın da ebediyen Türk-Kürt-Arap ittifakı coğrafyanın barışını, huzurunu, kalkınmasını, refahını birlikte temin ve tahkim edecektir.
"MERKEZ BANKAMIZIN REZERVLERİ 179 MİLYAR DOLARA ULAŞTI"
Burada ekonomiye dair bazı rakamları sizlerle paylaşmak istiyorum. Değerli milletvekillerimiz, önceliğimiz halkımızın hayat pahalılığı sorununu kalıcı olarak çözmektir. Ağustos ayında son 45 ayın en düşük enflasyonunu görerek önemli bir dönüm noktasına ulaştık. Enflasyonu bu yılın sonunda %30’un altına, 2026 yılında ise %20’nin altına indirmeyi planlıyoruz.
Bütçe açığımızın millî gelire oranını bu yıl %3,6’ya, 2026’da ise %3,5’a indirmeyi öngörüyoruz. İhracat tarafında da hamdolsun gayet iyi gidiyoruz. Ağustos ayında yıllık bazda ihracatımız 269 milyar doları aştı. Altın ithalatının yüksek düzeyde seyretmesine rağmen dış dengemiz hızla iyileşti. 2025 yılını millî gelire oranla sadece %1,4’lük bir cari açıkla kapatmayı ümit ediyoruz.
Dış kaynaklara erişim noktasında da çok ciddi kazanımlar elde ettik. Gerek bankacılık, gerekse reel sektörümüz için finansmana erişim hem kolaylaştı hem de maliyetler belirgin şekilde geriledi. Dış borcumuzun millî gelire oranı son 14 yılın en düşük seviyesine indi. Öte yandan rezerv yeterliliği noktasında da tarihi başarılara imza attık. Merkez Bankamızın rezervleri 179 milyar dolara ulaştı, giderek yükseliyor.
Programımızın etkisiyle risk primimiz ve borçlanma maliyetlerimiz geriledi. Türk lirasına olan güven her geçen gün artmaya başladı. Küresel ekonomideki belirsizliklere, ticaret ortaklarımızdaki düşük büyüme oranlarına rağmen Türkiye ekonomisi hamdolsun büyümesini sürdürdü. 2025’in ilk yarısında yıllık büyümemiz %3,6 olarak gerçekleşirken, millî gelirimiz yıllıklandırılmış bazda 1,5 trilyon dolara yaklaştı.
Üretim cephesinde ise zirai dona bağlı olarak daralan tarım sektörü hariç tüm sektörlerde katma değer artışı kaydettik. İmalat sanayimiz son 12 çeyreğin en yüksek performansını sergiledi. Tüketimle yatırım arasındaki denge korunurken, istihdam tarafında da son derece olumlu gelişmeler yaşandı. İşsizlik oranımız tam 28 aydır tek hanelerde seyrediyor.
Bir başka güzel gelişmeyi, bir başka rekor seviyeyi turizmde gördük. 2025 yılında ilk 6 ayda 25,8 milyar dolar gelirle tüm zamanların ilk 6 aylık gelir rekorunu kırdık. 2025 yıl sonunda 64 milyar dolar turizm gelirine emin adımlarla ilerliyoruz.
"2026 SENESİ, TÜRKİYE EKONOMİSİNDE ADETA BİR REFORM YILI OLACAK"
Aynı başarı hikâyesini, sağlıkta, eğitimde, ulaştırmada, enerjide, sosyal politikalarda, tarımda, sanayide, özellikle savunma sanayinde de görmek mümkündür. Türkiye, bütün bu alanlarda kendisiyle yarışarak kısa sürede çok büyük atılımlara imza atmıştır.
Yakaladığımız bu güçlü ivmeyi hızlandırarak sürdüreceğiz. Son olarak yapısal reform gündemimize de kısaca değinmek isterim. 2026 senesi, Türkiye ekonomisinde adeta bir reform yılı olacak. Sanayiden teknolojiye, tarımdan enerjiye, ekonomimizin tüm alanlarında büyük bir dönüşüm başlatıyoruz. Yerel yönetimlerde mali disiplini güçlendirecek adımları da devreye alarak kamuda şeffaflığı, hesap verebilirliği ve verimliliği daha da pekiştireceğiz. Ülkemiz, milletimiz ve ekonomimiz için şimdiden hayırlı, uğurlu olsun.
"TÜRKİYE’DE TEK BİR MEŞRUİYET KAYNAĞI VARD! O DA AZİZ MİLLETİMİZİN TERTEMİZ İRADESİ"
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, bizler hepimiz burada, her seçimde sandıkları demokrasimizin bayram yerine çeviren on milyonların takdir ve teveccühü ile bulunuyoruz. Türkiye’de tek bir meşruiyet kaynağı vardır, o da aziz milletimizin tertemiz iradesidir.
Biz, siyaset sahnesine ilk çıktığımızdan beri meşruiyetin kaynağı millettir dedik ve millet egemenliğini en güçlü şekilde tesis etmeye çalıştık. Yarım asra yaklaşan siyasi hayatımız boyunca girdiğimiz tüm mücadeleleri daima sandıktan çıkan iradeden aldığımız icazet ve yetki ile yürüttük.
Bakınız, bu ülkede bir dönem egemenlik kâğıt üzerinde millete ait olsa da hakikatte sermayenin, medyanın ve mütegallibenin tasallutu altındaydı. Vesayetin kılıcı yıllarca millî iradenin tepesinde sallanmaya devam etti. Hâkimiyeti imtiyazlıların elinden aldık, asıl sahibi olan millete teslim ettik. Bunun için gerçekten çok çalıştık, çok mücadele verdik, çok ciddi bedeller ödedik. Nice saldırıları göğüslemek zorunda kaldık. Ama sonuçta Türkiye’de milletin iradesini her alanda egemen kıldık.
"MUHALEFET AKTÖRLERİNİN SKANDALLARI PERDELEMEK İÇİN..."
Şunu bugün bir kez daha açık açık söylüyorum: Türkiye’de gücünü halktan almayan ayrıcalıklara yer yoktur. Türkiye’de siyasette, hukukta, ekonomide, kamuda, sosyal ve gündelik hayatta milletin iradesine dayanmayan imtiyazlara yer yoktur, inşallah hiçbir zamanda olmayacaktır.
Egemenliğin kaynağı milletin iradesidir. Millet de bu iradesini yürütmede seçilmiş Cumhurbaşkanı, yasamada milletvekilleri aracılığıyla kullanır. Bazı muhalefet aktörlerinin belli periyotlarla, özellikle ortaya dökülen kimi skandalları perdelemek için gündeme getirdiği suni tartışmalar, milletimizin 14-28 Mayıs seçimlerinde ortaya koyduğu iradeye saygısızlıktır.