Cumhurbaşkanı Erdoğan, Ekonomik İşbirliği Teşkilatı 17. Zirvesi'ne katılmak üzere Azerbaycan'dan dönüşünde uçakta gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu, gazetecilerin sorularını yanıtladı.
DÜNYADA DENGELER ÇOK HIZLI DEĞİŞİYOR
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bir basın mensubunun, "ABD Başkanı Donald Trump, dünya genelinde tarifeleri artırma kararı aldı. Bu durum ülkelerin de karşılıklı olarak tarifelerini yükseltmesini ve bölgesel işbirliklerinin artışını beraberinde getirdi. Bu noktada Ekonomik İşbirliği Teşkilatı olarak, bu dönemde üye ülkeler arasında ekonomik işbirliğini artırmak adına, bu zirvede yeni kararlar alındı mı?" sorusunu şöyle yanıtladı:
"Öncelikle Ekonomik İşbirliği Teşkilatının kurucu üyelerinden biri olarak bu platformu yalnızca ekonomik değil, aynı zamanda jeopolitik araç olarak da görüyoruz. Teşkilatımızın amaçlarından biri de üye ülkelerin kalkınmalarına katkıda bulunmaktır. Birlikte kalkınmak, birlikte kazanmak için işbirliği olmazsa olmazdır. Hele hele ticari maliyetlerin ve risklerin arttığı bir atmosferde, bu işbirliğini artırmak hayati hale geliyor. Hankendi'deki zirvede ekonomik büyümenin bölgesel işbirlikleriyle daha sağlam temellere oturacağını vurguladım. Biz hem Ekonomik İşbirliği Teşkilatı hem de dahil olduğumuz tüm platformlarda işbirliği fırsatlarının değerlendirilmesini ve yeni fırsatlar oluşturulmasını hep savunduk, savunuyoruz. Ekonomik İşbirliği Teşkilatının son dönem hedefleri arasında yer alan, ticaretin serbestleştirilmesi, bunun yanında lojistik altyapı entegrasyonu, gümrüklerin sadeleştirilmesi gibi adımları zaten güçlü bir şekilde destekledik, destekliyoruz. Bütün bunlarla beraber Orta Asya ülkeleri, İran, Pakistan, Afganistan gibi üyelerle ticaret hacmimizi geliştirerek ve alternatif finans modelleriyle de bölgesel dayanıklılığı artırmayı hedefliyoruz. Dünyada dengeler artık çok hızlı değişiyor. Bu dinamik süreci ustalıkla yönetmek, değişime ayak uydurmak da önemli. Ticari faaliyetlerinizi ve işbirliklerinizi değişen şartlara uygun hale getiremezseniz kaybedecek olan da siz olursunuz. Biz, bizimle birlikte dostlarımızın da kazanması için çalışıyoruz. Yani bu alanda da 'kazan kazan' tezini savunuyoruz, savunacağız."
"TERÖRSÜZ TÜRKİYE AÇIKLAMASI
Bir basın mensubunun, DEM Parti'nin, terör örgütü PKK'nın silah bırakmasıyla ilgili önümüzdeki haftayı işaret ettiğini, kendisinin de haftaya DEM Parti heyetini kabul edeceğini hatırlatması ve kabulde hangi hususların ele alınacağını sorması üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan, şu yanıtı verdi:
"Biz 'Terörsüz Türkiye' hedefimize ulaşacağımıza inanıyoruz. Milletimizin birçok hayalini gerçeğe dönüştürdüğümüz gibi, kardeşliğimizi tahkim edecek, iç cephemizi güçlendirecek ve medeniyet yürüyüşümüzü hızlandıracak bu hayali de gerçekleştireceğiz. Terörsüz Türkiye adımları kontrollü biçimde ardı ardına atılıyor. Bizim tavrımız net, bunu en başından ifade ettik. 'Silah bırakma koşulsuz olmalı ve örgüt yapısal olarak kendini feshetmelidir.' dedik ve aşama aşama bu noktaya gelindi. Terör örgütünün silah bırakma kararını uygulamaya başlamasıyla süreç biraz daha hız kazanacaktır. Silahın, kanın, gözyaşının milletimizin gündeminden tamamen çıkmasıyla önümüzde yepyeni bir kapı ardına kadar açılacak. İlgili kurumlarımız her adımı, her hamleyi titizlikle takip ediyor ve gerekli adımları atıyor. Bu süreci kendi haline bırakmayız, provokasyonlara da müsaade etmeyiz. Titizlikle çalışıyor, emin adımlarla ilerliyoruz. DEM Parti heyetiyle de 'Terörsüz Türkiye' hedefine ulaşmak için bugüne kadar atılan adımları ve bundan sonrasını ele alacağız.
Kabulümüz önümüzdeki hafta içinde olacak. Bu konuda Özel Kalem Müdürüm Hasan Doğan Bey kendileriyle irtibat sağlayarak randevu tarihini verecek. O tarihte DEM Parti'den Pervin Buldan Hanım ve yanında da Mithat Sancar Bey birlikte gelecekler. Bu görüşmede benim de yanımda Genel Başkan Vekilimiz Efkan Ala Bey ve MİT Başkanımız İbrahim Kalın Bey olacak. Birlikte bu görüşmeyi yapacağız. Terör örgütü PKK'nın silah bırakması, Türkiye için hem güvenlik hem demokrasi hem de kalkınma alanlarında yeni bir dönemin başlangıcı olacaktır. 'Terörsüz Türkiye' başlığı noktasında herhangi bir sıkıntı yok. Bunu zaten şu anda DEM Parti grubu da ifade ediyor. Birlikte inşallah bu Terörsüz Türkiye mücadelemizi yürüteceğiz. Ülkemizin tamamında, Doğu Anadolu, Güneydoğu Anadolu'da Terörsüz Türkiye'yi nasıl inşa edeceğimize yönelik çalışmaları birlikte yapacağız. Burada herhangi bir tereddüt söz konusu değil. Cumhur İttifakı olarak zaten biz bu konuda hemfikiriz. İnşallah Terörsüz Türkiye'yi de birlikte inşa edeceğiz. Bizler silah bırakma konusunun da takipçisiyiz. Gerek Dışişleri Bakanlığımız gerek Milli İstihbarat Teşkilatımız süreci takip ediyor."
"GAZZE'DE İNSANLIK CAN ÇEKİŞİYOR”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bir basın mensubunun, İran'daki ateşkes sonrasında gözlerin Gazze'ye çevrildiğini ve burada da bir ateşkesin beklendiğini belirterek, özellikle ABD'nin İsrail'i ateşkese zorlayıcı adımlar atmasının beklenip beklenmediği sorusu üzerine, "Gazze'nin kaybedecek vakti yok, Gazze'de insanlık can çekişiyor. İnsanların açlığa mahkum edilmesinin, üzerlerine bombaların yağdırılmasının görmezden gelinmesi insanlıkla bağdaşmıyor. Bir an önce ateşkesin sağlanması ve insani yardımların oraya en etkin biçimde ulaştırılması için çabalıyoruz. Türkiye olarak diplomatik gayretlerimizi hiç kesmedik ve her muhatabımızla oradaki insani tablonun vahametini konuşuyoruz." ifadelerini kullandı.
"TRUMP İLE O AKŞAM BU KONUYU GÖRÜŞTÜM"
Hollanda'nın Lahey şehrinde düzenlenen NATO Liderler Zirvesi'nde ABD Başkanı Donald Trump'la ilk günün akşamı bir görüşme yaptıklarını hatırlatan Erdoğan, şöyle devam etti:
"Bu görüşmede bu konuyu da ele aldık. Kendilerinden Gazze sürecine müdahil olmasını istedim ve 'İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'yla bu süreci en iyi işletecek olan sizsiniz. Özellikle yemek kuyruklarında öldürülen insanlar var. Bu insanların öldürülmemesi için sizin buraya müdahil olmanız gerekiyor.' dedim. Kendilerinin de bu konuda olumlu yaklaşımını gördüm. O yemek kuyruklarındaki şehitlerimizin sayıları şu ana kadar 55-60 bini bulmuş durumda. Temenni ediyorum ki; bu attığımız adımlarla bu duruma da bir son nokta koymuş oluruz. Bu arada bölgede 100 bine yakın da yaralı var. Bu yaralıların içinde şu anda peyderpey tedavi için ülkemize gönderilenler var. Onların, hastanelerimizde tedavileri yapılıyor. Ona da devam ediyoruz, devam edeceğiz."
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Gazze'de yaşanan insani trajediyi en başından beri hem siyasi hem de diplomatik düzeyde gündemlerinin merkezine aldıklarını belirtti.
“KALICI ATEŞKES ŞART”
Savaşın ilk günlerinden bu yana İsrail'in Gazze'deki saldırılarını "soykırım" olarak nitelendirdiklerini ve diplomatik kanallarla ateşkese öncülük eden ülkeler arasında yer aldıklarını vurgulayan Erdoğan, şunları kaydetti:
"Dışişleri Bakanlığımız ve Türk Kızılay üzerinden insani yardım koridorlarının açılması, hastaların tahliyesi gibi alanlarda da aktif rol aldık. Katar ve Mısır üzerinden yürüyen arabuluculuk mekanizmasına doğrudan destek verdik. Sayın Trump'un girişimleriyle şimdi de 60 günlük geçici bir ateşkes planı gündeme geldi. Bu süreçte ABD'nin İsrail üzerindeki etkisi belirleyici olacak. ABD başta olmak üzere Batılı ülkelerin İsrail'i ateşkese zorlamak için baskılarını artırması bu noktada çok önemli. İran ile İsrail arasında sağlanan ateşkesin Gazze için de bir kapı araladığını düşünüyoruz. Hamas tarafı bu konuda iyi niyetini defalarca ortaya koydu. Ancak İsrail'in ateşkesleri ihlali nedeniyle bölgede kalıcı bir sükunet bir türlü sağlanamadı. Bu kez de aynısı olmasın diye çalışıyoruz. İsrail'in eksiksiz uyacağı bir ateşkesin inşa edilmesi gerekir. Bunu sağlamak için güçlü bir müzakere zemini oluşturmaya ihtiyaç var. Özellikle ateşkes için verilecek garantiler konusu önemli. İnsani yardımların kesintisiz ulaşımı konusu da hayati. Bu yardımların sevkiyatının teminat altına alınması gerekir. Diğer yandan Gazze'nin altyapısı İsrail tarafından yok edilmiş durumda. Altyapının yeniden inşası, Gazze'nin yeniden ayağa kaldırılması, yeniden yaşanabilir bir hale getirilmesi için neler yapılması gerektiğini ortaya koyuyoruz. Milyona yakın insan yerinden edildi, insanlar açlık sınırının altında yaşıyor. Ateşkes durumunda uluslararası toplumun yeniden inşa projelerine hızla yatırım yapması gerekiyor. Kalıcı ateşkes sağlanabilirse, bölgede kalıcı barışa uzanan bir yol açılabilir. Bunun için öncelikle eksiksiz uyulacak, güçlü ve kalıcı bir ateşkes şart. İki devletli çözüm ise bölgemizdeki bu kronik sorunun tek çözüm anahtarıdır."
TRUMP'IN YAPTIĞIMIZ ANLAŞMAYA SADIK KALACAĞINA İNANIYORUM
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "F-35 meselesi bizim için yalnızca bir askeri teknoloji meselesi değil aynı zamanda başta NATO gibi uluslararası platformlarda güçlü ortaklık konusudur. Sayın Trump'ın yaptığımız anlaşmaya sadık kalacağına inanıyorum. F-35'lerin Türkiye'ye peyderpey teslimi onun döneminde gerçekleşecektir diye düşünüyorum." diye konuştu.
NATO Liderler Zirvesi'nde müttefiklerin savunma harcamalarını artırmasına yönelik karar alındığını anımsatan Erdoğan, şöyle devam etti:
"Yani denildi ki 'NATO ülkeleri kendi savunma altyapılarını kuvvetlendirsin, ihtiyaçlarını karşılasın, bu NATO'nun da savunmasını da güçlendirsin.' Dolayısıyla Yunanistan'ın bizim savunma alanında attığımız adımlar nedeniyle endişelenmesi yersiz ve manasızdır. Türkiye, güvenliğini ve çıkarlarını tehdit etmeyen, düşmanca bir tavırla önüne çıkmayan hiçbir ülke için tehdit değildir. Aksine Türkiye, bölgesinde ve dünyada barışı, huzuru ve güvenliği sağlamak için azami çaba gösteren, dostları için son derece güvenilir bir ülkedir. Çevremizde hiçbir çatışma yoktur ki Türkiye, barışçıl bir yaklaşımla onu sonlandırmak için çabalamasın. F-35 konusunu aramızda konuştuk ve işin takipçisiyiz. Ben Sayın Trump'ın bu konuda yaptığımız anlaşmaya sadık kalacağına inanıyorum. Bu F-35'lerin Türkiye'ye peyderpey teslimi onun döneminde gerçekleşecektir diye düşünüyorum."