Şifa Hastanesi yetkililerinden alınan bilgiye göre, İsrail ordusu, hastane yakınlarında gazetecilerin olduğu çadırı hedef aldı.
Saldırıda Al Jazeera muhabirleri Enes eş-Şerif ve Muhammed Kurayka ile 3 kameraman yaşamını yitirdi. İsrail ordusu ise yaptığı açıklamayla Enes es-Şerif'in öldürüldüğünü kabul etti.
ŞERİF NEDEN HEDEF ALINDI?
Açıklamada, "Şerif'in Hamas'ta hücre lideri olarak görev yaptığı ve İsrail'e roket saldırıları planladığı" gerekçesiyle hedef alındığı iddia edildi.
İsrail'in Gazze saldırılarında ölen gazeteci sayısı 7 Ekim 2023'ten bu yana 237’ye ulaştı
Gazze'deki hükümetin Medya Ofisi, saldırıda yaşamını yitiren diğer gazetecilerin foto muhabirler İbrahim Zahir, Mümin Alive ve Muhammed Nevfel adında olduğunu açıkladı, olayda çok sayıda gazetecinin de yaralandığı aktardı.
Açıklamada şu ifadelere yer verildi:
"İşgalci İsrail uçaklarının gazetecileri ve medya kuruluşlarını hedef alması, gerçeği susturmayı ve soykırım suçlarının izlerini silmeyi amaçlayan, geçmişte ve gelecekte Gazze Şeridi’nde gerçekleştirdiği ya da gerçekleştirmeyi planladığı vahşi katliamları örtbas etmeye yönelik, tamamen işlenmiş bir savaş suçudur."
Medya Ofisi, saldırıyla birlikte İsrail’in 7 Ekim 2023’ten bu yana Gazze Şeridi’nde öldürdüğü gazeteci sayısının 237’ye yükseldiğini bildirdi.
Açıklamada, İsrail’in gazetecileri ve medya kuruluşlarını hedef almasının "tam teşekküllü bir savaş suçu" olduğu belirtilerek, bu suçlardan İsrail’in yanı sıra ABD ve soykırıma ortak olan tüm ülkelerin sorumlu olduğu ifade edildi.
Son olarak da açıklamada, Uluslararası Gazeteciler Federasyonu, Arap Gazeteciler Birliği ve tüm basın-yayın kuruluşları ile insan hakları örgütlerine, Filistinli gazeteciler için acil koruma sağlanması ve sorumluların yargılanması çağrısı yapıldı.
ENES EŞ-ŞERİF’İN VASİYETİ YAYIMLANDI
Eş-Şerif'in X hesabından paylaşılan vasiyette, "Bu benim vasiyetim ve son mesajımdır. Eğer bu sözlerim size ulaştıysa bilin ki İsrail beni öldürmeyi ve sesimi susturmayı başardı. Selamünaleyküm ve rahmetullahi ve berekatühü." ifadeleri kullanıldı.
Vasiyetinde halkının sesi olmak için elinden gelen tüm gücü kullandığını belirten eş-Şerif, "Gözlerimi açtığım andan itibaren Cibaliya Mülteci Kampı’nın sokaklarında ve mahallelerinde büyüdüm. Umudum, Allah’ın ömrümü uzatması ve ailemle, sevdiklerimle birlikte asli yurdumuz olan işgal altındaki Askalan’a (Mecdel) dönebilmekti. Ancak Allah’ın takdiri ve hükmü daha önce tecelli etti." ifadelerine yer verdi.
Eş-Şerif'in vasiyetinde, şunlar kaydedildi:
"Acıyı her detayıyla yaşadım, acıyı ve kaybı defalarca tattım, buna rağmen gerçeği çarpıtmadan ve saptırmadan olduğu gibi aktarmaktan hiçbir zaman vazgeçmedim.
Allah, sessiz kalanların, katledilmemize razı olanların, nefeslerimizi kesenlerin, çocuklarımızın ve kadınlarımızın parçalanmış bedenlerinin kalplerinde en ufak bir sarsıntı yaratmayanların ve halkımıza bir buçuk yılı aşkın süredir devam eden katliamı durdurmayanların şahididir.
Filistin’i size emanet ediyorum. Müslümanların tacındaki mücevher, dünyadaki her özgür insanın kalbinin atışı olan Filistin’i… Halkına, zulme uğrayan küçük çocuklarına sahip çıkın. Onların bedenleri, İsrail’in binlerce ton bombası ve füzesiyle paramparça edildi, duvarlara saçıldı. Sizi zincirler susturmasın, sınırlar durdurmasın. Ülkenin ve halkın özgürlüğü için köprü olun, ta ki özgürlük ve onur güneşi ülkemizin üzerine doğana dek."
"AİLEME SAHİP ÇIKIN, GAZZE'Yİ UNUTMAYIN"
Eş-Şerif, kızına, oğluna, annesine ve hayat arkadaşına sahip çıkılmasını istediği vasiyetinde, şunları aktardı:
"Aileme iyi bakın. Gözümün nuru, sevgili kızım Şam’a sahip çıkın. Onu büyürken göremedim. Oğlum Salah’a destek olun, onunla birlikte yürüyemeden aramızdan ayrıldım. Sevgili anneme iyi bakın. Duasıyla vardığım yere vardım, onun duaları kalkanım, yolu aydınlatan ışığım oldu. Allah kalbine sabır versin ve ona en güzel mükafatı versin. Hayat arkadaşım, Ummu Salah'a (Beyan) da sahip çıkın. Savaş bizi uzun aylar ayırdı ama o hep sözünde durdu, dimdik durdu, kökleri sağlam bir zeytin ağacı gibi eğilmedi. Sabırla emaneti taşıdı. Beni affedin, hakkınızı helal edin, dua edin. Gazze’yi unutmayın, beni de bağışlanma ve kabul için dualarınızda unutmayın."
HAMAS: GAZETECİLERİN HEDEF ALINMASI DÜNYAYA GÖNDERİLEN BİR TERÖR MESAJIDIR
Hamas'tan yapılan yazılı açıklamada, "İşgalci faşist ordunun Al Jazeera muhabirleri Enes eş-Şerif ve Muhammed Kurayka ile foto muhabirleri İbrahim Zahir, Mümin Alive ve Muhammed Nevfel'i hedef alarak katletmesi faşizm ve suç sınırlarını aşan bir vahşettir." ifadelerine yer verildi.
Açıklamada, 7 Ekim 2023'ten bu yana işgalci Nazi ordusunun soğukkanlılıkla öldürdüğü gazetecilerin sayısının 232’ye yükseldiği, bunun, dünyada herhangi bir savaşta gazetecilere yönelik en geniş çaplı hedef alınma olduğu belirtildi.
Eş-Şerif'in, özgür gazetecilik anlayışının ve işgalin dayattığı açlık politikasını dünyaya belgeleyen önemli simgelerinden biri olduğu vurgulanan açıklamada, şunlar kaydedildi:
"Gazze'de gazetecilerin sürekli hedef alınması, dünyaya gönderilen bir terör mesajıdır. Uluslararası değerler ve hukuk sisteminin çöküşünün işaretidir. Uluslararası sessizlik ise işgali gazetecileri öldürmeye teşvik etmektedir."
Açıklamada, İsrail ordusu sözcülerinin gazetecilere yönelik sürekli tehditlerinin, özellikle eş-Şerif ve Kurayka'nın hedef alınmasının, mesleki görevlerini yapmalarını engellemek amacıyla yapıldığına dikkati çekildi.
Söz konusu tehditlerin korkunç bir katliama dönüştüğüne işaret edilen açıklamada, "Bu, faşist işgal ordusunun cani bir suikastıdır. Bu durum terörist işgalci yapının faşist karakterini ortaya koyuyor." ifadeleri kullanıldı.
Açıklamada, başta Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi olmak üzere uluslararası topluma bu insanlık dışı suçları kınama çağrısında bulunuldu ve İsrail’in uluslararası hukuk ile insan hakları ihlallerine derhal son vermesi istendi.
AL JAZEERA: İŞGAL ÖNCESİ SESLERİ SUSTURMAYA YÖNELİK UMUTSUZ BİR GİRİŞİM
Gazetecilere yönelik suikast, Gazze işgali öncesi sesleri susturmaya yönelik umutsuz bir girişim
Al Jazeera televizyonundan, İsrail ordusunun Gazze kentinde Şifa Hastanesi çevresindeki gazeteci çadırını doğrudan hedef alan saldırıda, muhabirleri Enes eş-Şerif ile Muhammed Kurayka'nın da aralarında bulunduğu 5 gazetecinin hayatını kaybetmesi dolayısıyla yapılan açıklamada, "Gazetecilerin planlı şekilde hedef alınarak öldürülmesi, Gazze işgali öncesinde sesleri susturmaya yönelik umutsuz bir girişimdir. Saldırının sorumluluğu tamamen İsrail ordusu ve hükümetine aittir." denildi.
İsrail ordusunun birçok yetkilisinin, muhabirleri eş-Şerif ve ekip arkadaşlarını hedef almaya yönelik çağrıları ve kışkırtmaları sürekli tekrar ettiği vurgulanan açıklamada, söz konusu gazetecilerin öldürülmesi şiddetle kınandı.
Açıklamada, şu ifadelere yer verildi:
"Enes eş-Şerif, işgalci İsrail'in Gazze halkına dayattığı açlığı dünyaya belgeleyen en cesur gazetecilerden biriydi. Gazze'yi işgal planının bir parçası olarak seslerin susturulması umutsuz bir girişimdir."
İsrail hükümetinin Gazze'nin tamamını işgal etmeye yönelik planını resmen açıkladığı 22 aydır süren soykırım saldırılarının tam ortasında bu suikastın gerçekleştiğine dikkati çekilen açıklamada, İsrail'in saldırıyı "gazeteci çadırını doğrudan hedef alan alçakça ve kasıtlı bir eylem" olarak yaptığını kabul ettiği belirtildi.
Açıklamada, bu suikastın basın özgürlüğüne yönelik yeni, aleni ve planlı bir saldırı olduğuna işaret edilerek, "Gazze’de son kalan seslerin dünya ile gerçek trajediyi paylaşmasının engellenmesi hedefleniyor." ifadeleri kullanıldı.
GERÇEĞİ SÖYLEMEK İSRAİL İÇİN BİR TEHDİT HALİNE GELDİ
Açıklamada, İsrail ordusunun suçunu örtbas etmek için yaptığı açıklamalar ve iddiaların gerçek dışı olduğunun altı çizilerek, İsrail’in Enes eş-Şerif’i "Hamas’ın hücre lideri" ve "İsrail'e roket saldırıları planlamakla" suçlaması reddedildi.
Enes eş-Şerif’in daha önce yaptığı açıklamalarda herhangi bir siyasi bağlantısı olmadığını, sadece gerçeği tarafsız ve olduğu gibi aktaran bir gazeteci olduğunu belirttiği hatırlatılan açıklamada, İsrail’in gazetecilere yönelik sürekli tehdidi ve onları hedef göstermesi kınandı.
"Gerçeği ifade etmek, açlıkla mücadele eden Gazze'de İsrail'in gözünde bir tehdit haline gelmiştir." ifadesine yer verilen açıklamada, İsrail'in bu suçlarının cezasız kalmasının, işgalin daha fazla katliam yapması için teşvik edici olduğu ve uluslararası toplumun harekete geçmesi gerektiği vurgulandı.