Telefon çalıyor... Ekranda beliren numara tanıdık değil... Meraktan ya da nezaketten bir “Alo?” diyorsunuz!
Ve belki de tam o anda, farkında bile olmadan dijital çağın en yeni dolandırıcılık ağının kapısını aralamış oluyorsunuz.
Türkiye’de uzun süredir farklı kılıklara bürünen telefon dolandırıcılığı, şimdi de “silent vishing” adı verilen yeni bir yöntemle karşımıza çıkıyor. Bu yöntem, hedefin kim olduğunu anlamak için yalnızca bir kelime bekliyor: Alo.
İşleyiş şaşırtıcı ölçüde basit. Dolandırıcı ya da bu işi organize eden otomatik sistemler, bilinmeyen numaralardan arıyor ve hattın diğer ucunda tek bir ses duymayı bekliyor. Eğer telefonu açan kişi “Alo, efendim?” diyorsa, sistem hemen not düşüyor: Bu numara aktif, bu kişi gerçek ve ulaşılabilir.
OLTALAMAYA DİKKAT!
Böylece kişisel verilerin en masum görüneni — sesiniz — dolandırıcılık listelerine eklenmiş oluyor. Bu listeler daha sonra yasa dışı reklamdan tutun da oltalama saldırılarına kadar birçok kirli işte kullanılıyor.
BİLİNMEYEN NUMARALARA DİKKAT! SESİNİZİ KAYDEDİYORLAR
Asıl tehlike ise burada bitmiyor. Yapay zekâ teknolojilerinin hızla geliştiği bir dönemdeyiz. Sesinizi bir kez kaydeden kötü niyetli kişiler, artık sizi taklit eden bir dijital ses üretmekte zorlanmıyor. Bugün “Alo” diyerek açtığınız bir telefon, yarın adınıza açılmış bir banka hesabının ya da aile bireylerinize gönderilen bir “acil para” mesajının arka kapısı olabilir.
Görünüşte sıradan bir telefon araması, aslında modern çağın yeni siber tuzaklarından biri hâline geldi.
Peki ne yapmalı?
NASIL KORUNACAĞIZ?
Artık her bilinmeyen numarayı açmak eski reflekslerimizden biri olmamalı. Sesinizi paylaşmak, numaranızı vermek kadar basit bir işlem değil; çünkü teknolojinin geldiği noktada ses, sizin dijital kimliğinizin bir parçası hâline geldi.
"ALO" DEMEDEN ÖNCE 2 SANİYE DÜŞÜN!
Bu çağda kendimizi korumak için yalnızca antivirüs programları yetmiyor.
Biraz şüphe, biraz farkındalık ve biraz da “alo demeden önce iki saniye düşünmek”, bazen en güçlü güvenlik duvarı olabiliyor.
