Ömer Çelik Kocaeli İl Başkanlığı’nda gündeme ilişkin basın toplantısı düzenledi.
Konuşmasında deprem ile ilgili önemli açıklamalara yer verdi. Çelik, "Dünyada, bu sürede konutların tesliminin mümkün olmadığı söylenirken, Türkiye büyük bir başarıya imza atarak bunu gerçekleştirmiş ve gerçekleştirmeye devam etmektedir." açıklamasında bulundu.
Bir diğer önemli konu başlığı ise "Terörsüz Türkiye" oldu.
Çelik, "Eninde sonunda Terörsüz Türkiye ve terörsüz bölge hedefine ulaşacağız. Bu, ülkemize ve bölgemize dönük kötü niyetli projeleri tahkim etmek isteyenlere verilecek en güçlü cevap olacaktır." diyerek CHP'yi işaret etti.
Ömer Çelik'in açıklamalarından satır başlıkları şu şekilde:
Biz, tabii esasında Sayın Özgür Özel’in birinci meselesinin kendi partisiyle uğraşmak olması gerektiğini değerlendiriyoruz.
Yani Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) gibi köklü bir parti, bu skandalların içine nasıl düşmüştür? CHP gibi köklü bir partinin her tarafından bu kadar skandallar patlarken, CHP Genel Başkanı ve yönetimi neyle meşguldür? Esasında ilgilenmesi gereken konu budur.
En baştan beri de söyledik: Tabloya baktığımızda herhangi bir şekilde konunun bizimle ilgisi yoktur. Bir takım CHP’liler, diğer CHP’lileri şikâyet etmiştir. Bu şikâyetler arasında rüşvet, şantaj ve diğer bazı skandallar yer almakta olup, yargı tarafından gündeme alınmış ve bunlar gizli kalmamıştır. Bütün süreçler basına yansımış ve ekranlarda görülmüştür. Kimisi belediye başkanı, kimisi milletvekili olarak bu şikâyetlerin içinde yer almıştır.
Sonuç olarak, esasında CHP’lilerin, CHP’lileri şikâyet ederek ortaya çıkan bir tablo söz konusudur.
Sayın Özgür Özel’e de baştan beri şunu söyledik: Siz bütün bu gündemi önünüze alın ve diyebiliyor musunuz ki, tek tek bunların hiçbiri söz konusu değildir, ben kefilim. Çünkü bunları söyleyenler de CHP’lidir. O zaman dönün, o CHP’lilere bir şey söyleyin.
"SİYASİ PUSULA SORUNU VARDIR"
Ama baştan beri söylediğimiz gibi, şimdiki CHP yönetiminde ve Sayın Özgür Özel’de çok ciddi bir siyasi navigasyon problemi vardır. Çok ciddi bir siyasi pusula sorunu vardır. Yani navigasyona herhangi bir şey yüklediğinde, CHP’ye söylemesi gereken sözü AK Parti’ye söylüyor; aynaya bakarak yüzleşmesi gereken meselelerde ise Cumhurbaşkanımıza karşı hadsiz ifadeler kullanıyorlar.
"BÜTÜN BU ŞİKAYETLERİ YAPAN CHP'LİLER!"
Özgür Özel’in CHP’yi yönetmekte gösterdiği zaaf, CHP yönetiminin partideki gelişmelere hakim olmakta yaşadığı açığı Cumhurbaşkanımıza ve Cumhur İttifakı’na saldırarak kapatamayacağını göstermektedir. Bu açık giderek büyümekte, CHP’ye gönül veren vatandaşlarımızı da incitmekte ve siyaset hayatımızın hak etmediği bir noktaya gelmektedir.
Dolayısıyla bunu yönetmesi gereken CHP yönetimidir. Neredeyse gelin bu meseleleri yönetin diye bize çağrı yapacaklar. Bu konunun bizimle hiçbir ilgisi yoktur. Mahkeme süreci devam etmektedir; şikâyet edenler AK Partili değil, bütün vatandaşlarımıza ifade ediyoruz, özellikle CHP’ye gönül vermiş vatandaşlarımıza. Bütün bu şikâyetleri yapanlar yine CHP’lilerdir. Kongrelerle ilgili şikâyetleri yapanlar da onlardır. Yargı bu konuya el atmış ve CHP’li birini uzaklaştırmışsa yerine bir CHP’li getirmiştir.
Dolayısıyla bu konu, esasında CHP’nin yönetilmesiyle ilgili siyasi navigasyon problemini, siyasi pusula problemini ve esas olarak da siyasi anlayış konusundaki zaafını ve yüksek cari açığını göstermektedir. Bunu çözmesi gereken onlar, biz değiliz.
Sayın Cumhurbaşkanımıza yönelik hadsiz ifadeler ve çirkin söylemlerle hukuk ve siyaset alanında sonuna kadar mücadele ederiz. Ancak problemleri bizimle değil, CHP’nin çözmesi gerekir. Bu, CHP’ye gönül veren vatandaşlarımızın da hak etmediği bir meseledir.
Bazen denir ki, “Umulmadık bir şey ortaya çıktığında mutfakta biri mi var?” CHP’de anlaşılıyor ki mutfakta hiç kimse yok; herkes mutfağı terk etmiş ve mesele kendi kendine yürüyen bir hâl almıştır. Esas olarak değerlendirilmesi gereken konu budur.