Cumhurbaşkanı Erdoğan, İstanbul Kongre Merkezi'nde 41. İSEDAK Toplantısı Açılış Töreni'nde açıklamalarda bulundu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıklamalarından satır başları:
Son toplantımızdan bu yana Ortadoğu başta olmak üzere tüm dünyada tarihi gelişmelere şahitlik ettik. İSEDAK başkanı sıfatıyla biliyorsunuz yıllarca bu kürsüden sizlere Suriye halkının çektiği çilelerden bahsettim. Yaklaşık 14 yıl boyunca Suriyeli kardeşlerimiz çok ağır bedeller ödediler. Baas rejiminin ve terör örgütlerinin saldırılarında 1 milyona yakın Suriyeli kardeşimiz can verdi. 3,6 milyonu Türkiye'ye olmak üzere milyonlarcası başka ülkelere göç etmek, hicret etmek zorunda kaldı. Bu süreçte Suriyeli muhacirlere ensar bilinciyle ev sahipliği yaptık. Kardeşlik ve komşuluk görevimizi en güzel şekilde yerine getirmeye gayret ettik. Allah'a hamdolsun, sonunda zafere ulaşan Suriyeli mazlumlar oldu.

"SURİYE YENİDEN TOPARLANMA SÜRECİNE GİRDİ"
14 yıl boyunca Suriye'yi kan gölüne çeviren mezalim, 8 Aralık devrimi ile birlikte nihayet sona erdi ve Suriye Cumhurbaşkanı Sayın Ahmed Şara'nın dirayetli liderliğinde yeniden toparlanma sürecine girdi. Burada bir kez daha hürriyetleri için toprağa düşen Suriyeli kardeşlerimizi rahmetle yad ediyor, Rabbim mekanlarını cennet eylesin diyorum. Suriye'nin uzun bir aradan sonra İSEDAK Bakanlar Toplantısı'nda temsil edilmesinden büyük bir memnuniyet duyduğumu ifade etmek isterim.
"SURİYE'YE YAPTIRIMLAR KALKIYOR"
Şunu da büyük bir memnuniyetle ifade etmek istiyorum; Suriye'de ekonomik kalkınmanın önünde ciddi engel oluşturan yaptırımlar, bizim de gayretlerimizle hamdolsun peyderpey kalkıyor. Gelinen aşamada artık özel sektörün de yatırımlarını Suriye sahasına yönlendirmesini teşvik ediyoruz. Komşumuz Suriye'nin yeniden ayağa kalkması, bir an önce eski günlerine kavuşması temel önceliğimizdir.
"ÖZEL DESTEK PROGRAMINI BAŞLATIYORUZ"
Bu doğrultuda, İSEDAK çatısı altında bugün Suriye'ye özel bir destek programını da başlatıyoruz. Beşeri ve kurumsal kapasitenin güçlendirilmesine katkı yapacak bu programla eğitim, uzman değişimi, ihtiyaç analizi ve fizibilite çalışmaları gibi alanlarda Suriye'ye proje destekleri sunacağız. Programın uygulama aşamasına üye ülkelerimizin inşallah çok kıymetli katkılar yapacağına inanıyorum.

ERDOĞAN'DAN KKTC MESAJI
Bugün ayrıca Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nden gelen kardeşlerimiz de aramızda. Kendilerine de tüm kalbimle hoş geldiniz diyorum. Kıbrıs Türk halkı, İslam dünyasının ayrılmaz parçasıdır. Özellikle bu kimliklerinden dolayı on yıllardır haksız, hukuksuz ve acımasız bir izolasyona tabi tutuldukları ne yazık ki bir hünarca gelişmedir. Ama buna rağmen Kıbrıs Türkü kardeşlerimiz baskılara boyun eğmediler. Kendi vatanlarında onurluca yaşama iradesinden vazgeçmediler. Egemen eşitliklerini tartışma konusu yapmadılar. Bölgemizde kurgulanan yeni emperyalist oyunda Kıbrıs adasının da menüye eklenmek istendiğine dair güçlü sinyaller alıyoruz. Teşkilatımızın Kıbrıs Türk halkıyla dayanışmasını daha da artırmasını bu bakımdan çok önemli görüyorum. Sizlerden Kıbrıs Türklerinin iki devletli çözüm temelinde yürüttükleri hak, özgürlük ve adalet mücadelesine daha fazla omuz vermenizi bekliyorum. İnşallah anavatan ve garantör ülke olarak biz de Kıbrıs Türk halkını asla yalnız bırakmayacak, haklı davalarında daima yanlarında olacağız.
"SORUNLARIN ÜZERİNE KARARLILIKLA GİTMEMİZ GEREKİYOR"
İslam dünyası olarak vicdan ve dirayetimizin, basiret ve metanetimizin sınandığı çok zorlu bir dönemi tecrübe ediyoruz. Bu dönemde birbirimize daha sıkı kenetlenmemiz, hepimizi ilgilendiren sorunların üzerine kararlılıkla ve sağduyuyla gitmemiz gerekiyor. İnsanlığa rehber, alemlere rahmet olarak gönderilen Peygamber-i zişan Efendimiz bir hadis-i şerifinde şöyle buyurmuştur, "Müslümanların diğer Müslümanlarla ilişkisi birbirine kenetlenmiş bina gibidir." Evet, aramızdaki münasebetleri öyle bir seviyeye ulaştıralım ki bu bina hep sağlam kalsın, sarsıntılardan, saldırılardan, kundaklamalardan hiçbir surette etkilenmesin.
"GAZZE'DE HALA ULAŞILAMAYAN ŞEHİT CENAZELERİ VAR"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti:
"Bunu özellikle şunun için söylüyorum kardeşlerim: Biliyorsunuz Gazze geçtiğimiz 2 yıl boyunca son asrın en vahşi, en barbar soykırımlarından birine sahne oldu. Çoğu çocuk ve kadın 70 binden fazla Filistinli, İsrail işgal güçlerinin katliamına uğradı. 170 bin kardeşimiz yaralandı. Dev bir enkaz yığınına dönüşen Gazze'de hala ulaşılamayan şehit cenazeleri var. On milyarlarca doları bulan büyük bir yıkım söz konusu. Enkazlar kaldırılsa bile anne babaları gözlerinin önünde öldürülen masum çocukların yaşadığı travmanın izleri belki de hiçbir zaman silinmeyecek. Uluslararası kuruluşların kayıtsızlığının Gazzelilerin kalbinde açtığı yaralar belki hiçbir zaman tam manasıyla iyileşmeyecek. Bu gaddarlık ve soykırım hiçbir zaman unutulmayacak."
Türkiye'nin, İsrail'in saldırılarının başladığı ilk günden itibaren, bu soykırıma en güçlü tepkiyi veren ülkelerden biri olduğunu belirten Erdoğan, 102 bin tonun üzerindeki insani yardımlarıyla, uluslararası platformlardaki girişimleriyle, hukuk zemininde attıkları adımlarla zalimlerin karşısına dikildiklerini anımsattı.
Kalıcı ateşkesin temini ve adil bir barışın sağlanması yolunda büyük çaba sarf ettiklerini, İslam İşbirliği Teşkilatı, Arap Ligi Gazze Temas Grubu ve uluslararası toplumun vicdan sahibi üyeleriyle birlikte Gazze'deki kardeşlerinin uğradığı bu mezalimi uluslararası toplumun gündeminde tuttuklarını kaydeden Erdoğan, bu çabaların olumlu neticelerini de almaya başladıklarını anlattı.

TRUMP'A TEŞEKKÜR
Türkiye'nin de katkı sağladığı, Mısır'ın ev sahipliğindeki Hamas ile İsrail arasındaki görüşmelerin ateşkesle sonuçlandığına dikkati çeken Erdoğan, "Katar ve Mısır başta olmak üzere, sürece destek veren bölge ülkelerinin tamamına bir kez daha şükranlarımı sunuyorum. Bu örnek dayanışmayı önümüzdeki dönemde çok daha güçlü bir şekilde, kararlılıkla sürdüreceğimize inanıyorum. Aynı şekilde Amerikan Başkanı Sayın Trump'a da ateşkesin tesisinde ortaya koyduğu iradeden ötürü tekrar teşekkür iletiyorum." dedi.
Erdoğan'dan ABD Başkanı Trump'a teşekkür #haber pic.twitter.com/zjaAXhye6i
— ÜLKE TV (@ulketv) November 3, 2025
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Hamas'ın anlaşmaya riayet noktasında oldukça kararlı olduğu görünüyor. Ancak İsrail'in bu konudaki sicilinin çok kötü olduğunu hepimiz görüyoruz. Çeşitli bahanelerin arkasına sığınarak, gizlenerek ateşkes anlaşmasından bu yana 200'ün üzerinde masumu katleden, Batı Şeria'da işgal ve saldırılarına ara vermeyen bir yönetimle karşı karşıyayız. Şurası bir gerçek ki yalnızca sivilleri değil, barışa giden yolu da hedef alan bu saldırılar, İsrail-Filistin meselesine adil ve kalıcı bir çözüm bulma anlayışının önüne asla geçemeyecektir." değerlendirmesinde bulundu.
Gelinen noktada Gazze halkına daha fazla insani yardım ulaştırmanın ve akabinde yeniden imar çalışmalarına başlanmasının gerektiğini vurgulayan Erdoğan, İsrail hükümetinin bunu da engellemek için elinden geleni yaptığını ifade etti.
Erdoğan, Arap Ligi ile İslam İşbirliği Teşkilatınca hazırlanan yeniden imar planının bir an önce hayata geçirilmesi gerektiğini düşündüklerini aktararak, "Bilhassa Teşkilat ve İSEDAK'ın, Gazze'nin yeniden ayağa kaldırılmasında öncü bir rol oynaması elzemdir. Ne Batı Şeria'nın ilhakına ne Kudüs'ün statüsünün değiştirilmesine ne de ilk kıblemiz Mescid-i Aksa'nın kutsiyetine zarar verme teşebbüslerine müsaade edemeyiz. 1967 sınırları temelinde, başkenti Doğu Kudüs olan bağımsız, egemen ve coğrafi bütünlüğe sahip Filistin Devleti kurulana kadar mücadelemizi hep birlikte sürdüreceğiz." görüşünü paylaştı.
"Sudan'ın toprak bütünlüğünü, egemenliğini ve bağımsızlığını korumalıyız"
Sudan'da 29 aydır devam eden çatışma ortamından da bahseden Erdoğan, şunları kaydetti:
"Son günlerde El Faşir'de sivil halka yönelik katliamları, göğsünde taş değil kalp taşıyan hiç kimse kabul edemez, buna sessiz kalamayız. Sudan'da akan kanın bir an önce durdurulmasında en büyük sorumluluk hiç şüphesiz İslam alemine düşüyor. Müslümanlar olarak başkalarından medet ummak yerine sorunlarımızı kendimiz çözebilmeliyiz. Sudan'ın toprak bütünlüğünü, egemenliğini ve bağımsızlığını korumalıyız. Bu zor günlerinde Sudan halkının yanında olmamız, insani yardımlarımız ve kalkınma desteklerimizi sürdürmemiz ehemmiyet arz ediyor. Teşkilata üye tüm ülkelerin, kardeşlik hukukumuz çerçevesinde, Sudan'ın barış, huzur ve güven iklimine kavuşması için elini taşın altına koyacağına tüm kalbimle inanıyorum."






