NASIL DEĞİŞTİK/NASIL DEĞİŞİYORUZ?
“Zehirli ‘Özgürlük’ çağı” -1

“Herkes bencil”
“Herkes başına buyruk”
“Büyüklere saygı nerede?”
“Komşuluk da akrabalık da bitti”
“Anne-baba dışlanmış, evlilikler dağılıyor”
“Yeni nesil mi? Aman! sormayın gitsin…”
“Toplum olarak iyi gitmiyoruz…”

Bu tür yakınmaları hatta -tespit/düşünceleri diyelim- hemen hemen herkesten duymuşuzdur.
Çoğumuz da bunları yapmıyor değiliz.
Ama kaç kişi bu sorunların sebeplerine kafa yorup, çözüm için çaba gösteriyor?

Toplumun ahlak ve değerleri belli alanlar üzerine inşa edilmiştir.
İdeolojik, Dinsel, Eğitim, Finansal, Kültür-Sanat, Spor, Sağlık ve mesleki alanlar…
Bu alanlar toplumun adeta birer kalesi gibidir.
Birinde yaşanan bir gedik, toplumsal yara açar ve tamiri zorlaştırır.
Öyle ki açılan bu yara, diğer alanlara da sirayet eder ve bunları da bozar.
Yazının başında da belirttiğim o tespitler aslında bu tarz yaralardan kaynaklanıyor.

“Herkes istediği gibi yaşar”
“Herkes istediğini söyler”
“Herkes istediğini yapmakta özgürdür”

düşüncelerinin hâkim olduğu ve “sınırsız demokrasi” zehirlenmesinin yaşandığı bir ortamda, sizce bu sorunları yaşamamamız mümkün mü?

· Toplum hangi alanlardan, nasıl zehirleniyor?

· Eğitim işlese de hangi aksiyonlar bunu faydasız kılıyor?

· Ne dinliyoruz da ruh halimiz hep hüzünlü?

· Kimleri beğenip rol model yapıyoruz da giyim-kuşamımız farklılaştı/kötüleşti?

· Neler yiyoruz da sadece vücudumuz değil de akıl sağlığımız bile değişti?

· Kimi örnek alıyoruz, kim bu rol-model kimlikler?

· Hayatımızda kimler var?

· Zihnimizde kimlerle, hangi düşüncelerle, hangi soyut (göremediğimiz) kavramlarla geziyoruz?

Ne dersiniz?
Bir sonraki yazımızda bu başlıklardan birkaçına bakalım mı?
Örneğin; milyonlara dinletilen şarkılar, topluma dayatılan kalıp düşünceler, gelenekten koparan giyim ve tüketim alışkanlıkları… Bir sonraki yazımıza bu pencereden bakalım ki, içinde bulunduğumuz toplumsal ruh halini belki daha net görebiliriz…
Unutmayalım;
Sorunları doğru tespit etmeden çözüm üretilemez...