Deprem riski yüksek bölgelerde yaşayan birçok kişi, gerçek bir sarsıntı olmasa bile yerin sallandığı hissine kapılarak günlük hayatına bu tedirginlikle devam ediyor.

Özellikle Balıkesir'in Sındırgı ilçesi, son 3 ayda 16 binin üzerinde depremin meydana gelmesiyle, bu sendromun en belirgin şekilde hissedildiği bölgelerden biri oldu.

Ancak uzmanlara göre, yalnızca Sındırgı değil, Türkiye'nin dört bir yanında insanlar herhangi bir sarsıntı olmasa dahi yerin sallandığı hissine kapılıyor. Vatandaşlar gün içinde en küçük titreşimi bile deprem sanıyor, sosyal medya ve deprem uygulamaları üzerinden gelişmeleri anbean takip ediyor.

B12 Yorgunluk

Estetik operasyonu hayattan koparttı!
Estetik operasyonu hayattan koparttı!
İçeriği Görüntüle

STRES, YORGUNLUK...

Uzmanlar, bu durumun sürekli alarm halinde yaşamayı beraberinde getirerek toplum genelinde psikolojik yorgunluk, stres artışı ve uyku bozukluklarına yol açtığını vurguluyor.

"HAYALET DEPREM”

Erenköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesi Erişkin Psikiyatri Uzmanı Dr. Burak Amil, "hayalet deprem sendromu"nun nispeten yeni bir tabir olduğunu, literatüre yavaş yavaş girmeye başladığını ve bununla ilgili vaka çalışmalarının yapıldığını söyledi.

Gerçek bir deprem olduğunda yerde bir sarsıntı hissi oluştuğunu, kişilerin sanki başları dönüyormuş gibi hissettiğini ve denge problemleri yaşadığını belirten Amil, bu durumun deprem olmadığı zamanlarda da gerçekleşmesine, bununla birlikte kaygı, endişe ve huzursuzluk halinin yaşanmasına ve sanki deprem oluyormuş gibi teyakkuz haline geçilmesine "hayalet deprem" adını dediklerini ifade etti.

Deprem-41

NEDEN BU ŞEKİLDE HİSSEDİLİYOR?

Bu hissin oluşmasında hem psikojenik faktörlerin hem de birtakım nörofizyolojik, nörokimyasal değişikliklerin etkileri olduğuna işaret eden Amil, "Biz bir deprem yaşadığımızda aslında oradaki sarsıntı hissiyle birlikte beynimizdeki birtakım nörokimyasal yapılarda birtakım değişiklikler meydana gelebiliyor. Beynin denge merkezlerinde birtakım fizyolojik değişiklikler meydana gelebiliyor. Buna bağlı olarak da biz, daha sonrasında aslında bu sarsıntı hissini bir şekilde zihnimizde hatırlayarak, tekrar buna benzer bir deneyimi sanki öyle oluyormuşçasına yaşayabiliyoruz." dedi.

Amil, bu durumun aslında bir psikojenik hazırlık reaksiyonu gibi de değerlendirilebileceğini kaydederek, "Kişiler aslında bu sayede bir tetikte olma hali yaşıyor. Neticede deprem olduğunda buna hızlıca reaksiyon vermek için organizma kendisini hazırlıyor. Aslında bu hayalet deprem durumlarında da kişi bu tetikte olma halini hissediyor. Sanki deprem olacakmış gibi hızlı bir reaksiyon vermeye çalışıyor. Bunu böylece bir depreme hızlı reaksiyon tepkisi gibi de adlandırabiliriz." diye konuştu.

Hayalet deprem hissiyle, anksiyete, panik bozukluk ya da travma sonrası stres bozukluğu arasında yakın ilişki olduğunu anlatan Amil, "Şayet kişilerde depremle ilişkili durumlar olsun ya da olmasın bir yaygın anksiyete bozukluğu, panik bozukluk ya da akut stres tepkisi gibi durumlar söz konusuysa, tanısı konmuş bir durum varsa zaten bu kişilerde zaman zaman kaygı düzeylerinin yükselebileceğini, panikatak tablolarının görülebileceğini, bununla birlikte bedensel belirtilerin ortaya çıkabileceğini biliyoruz. O yüzden bu kişilerde özellikle bu tarz hayalet deprem ve benzeri sarsıntı hissini yaratabilecek durumlar daha sık ortaya çıkıyor." ifadelerini kullandı.

Stres (2)

BU DURUMU HİSSEDENLER NE YAPMALI?

Amil, sık sık sarsıntı hisseden kişilerin bunun üstesinden gelebilmesi için şu önerilerde bulundu:

"Kişi bazen bulunduğu konutun güvenliği konusunda şüpheler taşıyabiliyor ya da toplanma alanlarıyla ilgili bilgi eksikliği olabiliyor. Bazen deprem çantası yapmak ya da o temel ihtiyaç unsurlarına hızlıca ulaşıp evden çıkmakla ilgili kaygıları olabiliyor. O yüzden önce hazırlık aşamalarını bir şekilde gerçekleştirmek önemli. Bu, kaygıyı ve hayalet deprem hissini azaltabilir. Nefes egzersizleri yine bu anlamda katkı sağlayabilir. Kaygı bozukluğu benzeri tanısı konulmuş durumlar varsa da o zaman ilaç tedavilerinden, medikal destek alarak da yine hastalarımızın, danışanlarımızın tedavi süreçlerini gerçekleştirebiliyoruz."